Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
- Koca Avukatlık Bürosu
- 6 Eyl 2024
- 4 dakikada okunur
Giriş
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, demokratik toplum düzenine zarar veren, toplumda kutuplaşma ve nefret yaratma potansiyeli taşıyan bir suçtur. Bu suç, bireylerin ve grupların birbirine karşı kışkırtılmasını ve toplumsal barışın bozulmasını hedef alır. Türkiye’de bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde düzenlenmiştir. Suç, yalnızca ulusal düzeyde değil, uluslararası hukukta da nefret söylemi ve toplumu kışkırtma fiilleri bağlamında düzenlenmiştir. Bu makalede, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun Türkiye’deki yasal düzenlemeleri, cezai yaptırımları ve uluslararası hukuk boyutuna dair bilgiler sunulacaktır.
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Yasal Dayanağı
Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu düzenlemektedir. TCK madde 216’ya göre, halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesime karşı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kişi, bu suçu işlemiş olur. Aynı zamanda, bu fiilin, toplumda açık ve yakın bir tehlike yaratma potansiyelinin bulunması gerekmektedir.
Suçun aşağıdaki unsurlarla işlendiği kabul edilir:
Tahrik Edici Eylemler: Toplumsal farklılıklara vurgu yaparak, belli bir kesimi diğerine karşı kışkırtmak, düşmanlık ve nefret duyguları oluşturmak.
Alenen Aşağılama: Toplumun belirli bir kesimini aşağılayan söylemler kullanmak, onların onurunu hedef almak.
Bu suçun işlenmesi için fiilin alenen yapılması gerekir. Yani tahrik veya aşağılama, topluma duyurulabilecek bir şekilde yapılmalıdır; basın, sosyal medya veya topluluk önünde konuşmalar gibi kanallar bu suçu işlemek için kullanılabilir.
Suçun Unsurları
Fail: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu herkes işleyebilir. Kişinin toplumsal pozisyonu, kullandığı ifadeler ve toplumda yarattığı etkiler, suçun oluşmasında önem taşır. Özellikle kamuya mal olmuş kişiler, medya mensupları veya sosyal medya fenomenleri gibi geniş kitlelere hitap eden kişilerin bu suçu işlemesi daha fazla dikkat çeker.
Mağdur: Bu suçun mağduru, doğrudan belirli bir toplumsal kesimdir. Halkın bir bölümü, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge temelinde hedef alınarak mağdur edilir.
Maddi Unsur: Suçun maddi unsuru, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden sözler veya eylemler ya da toplumun belirli bir kesimini alenen aşağılama fiilleridir. Bu fiiller, yazılı ya da sözlü ifadeler, görseller ya da simgelerle işlenebilir.
Manevi Unsur: Suç kasten işlenebilir. Fail, toplumda düşmanlık ve kin uyandırma amacıyla hareket etmelidir. Taksirle, yani ihmal sonucu bu suç işlenemez.
Cezai Yaptırımlar
Türk Ceza Kanunu’na göre, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işleyen kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenmesi, toplumsal huzuru bozabilecek ve kamu güvenliğini tehdit edebilecek bir potansiyele sahiptir. Ayrıca, bu suçun basın yayın araçlarıyla veya sosyal medya üzerinden işlenmesi durumunda cezanın artırılması söz konusu olabilir.
Ceza artırıcı unsurlar şunlardır:
Fiilin Medya Yoluyla İşlenmesi: Eğer suç, televizyon, gazete, dergi, internet gibi geniş kitlelere ulaşabilecek araçlarla işlenmişse, ceza artırılabilir.
Toplumda Açık ve Yakın Tehlike Yaratma: Eğer eylem, toplumda ciddi bir tehlike yaratma potansiyeline sahipse, cezai yaptırım ağırlaştırılır.
Nefret Söylemi ve Uluslararası Hukuk
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, uluslararası hukukun da önemli bir parçasını oluşturan nefret söylemi kapsamında ele alınır. Birçok ülke, toplumsal barışı korumak amacıyla nefret söylemine karşı düzenlemeler getirmiştir. Bu suçun uluslararası boyutu, özellikle insan hakları ve ifade özgürlüğü dengesinde önemli bir yer tutar.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM): AİHS, ifade özgürlüğünü güvence altına alır, ancak bu özgürlüğün nefret söylemi için kullanılamayacağını vurgular. AİHM, nefret söylemiyle ilgili davalarda devletlere geniş bir takdir yetkisi tanımaktadır. İfade özgürlüğü korunurken, nefret söylemi ve toplumu kin ve düşmanlığa sürükleyen eylemler, bu özgürlüğün sınırları içinde değerlendirilmez.
Birleşmiş Milletler (BM) Nefret Söylemi ile Mücadele: BM, nefret söylemi ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik eylemlerine karşı kapsamlı bir mücadele politikası geliştirmiştir. BM’nin "Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi" ve "Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi", nefret söylemi ve toplumu bölmeye yönelik eylemlerin önlenmesi konusunda devletlere yükümlülükler getirir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM): Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eylemleri, soykırım veya insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirilebilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir. UCM, bu tür eylemleri soruşturabilir ve cezalandırabilir. Özellikle Ruanda soykırımı ve eski Yugoslavya’daki etnik temizlik olaylarında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden kişilerin yargılandığı örnekler vardır.
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçunun Uluslararası Uygulamaları
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, uluslararası düzeyde de çeşitli ülkelerde benzer şekillerde düzenlenmiştir. Örneğin:
Almanya: Almanya’da halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, “Volksverhetzung” adı altında düzenlenir. Bu suç, toplumda nefreti körüklemek ve belirli bir gruba karşı düşmanlık yaratmak olarak tanımlanır. Suçu işleyen kişiler, ciddi hapis cezaları ile karşı karşıya kalabilir.
Fransa: Fransa’da nefret söylemi ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik eylemleri, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmez ve bu tür eylemler, yasal yaptırımlarla karşılanır. Özellikle ırkçılık ve antisemitizm gibi nefret suçlarına yönelik cezalar oldukça ağırdır.
Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de ifade özgürlüğü geniş kapsamda korunurken, nefret söylemi konusunda daha sınırlı düzenlemeler mevcuttur. Ancak toplumu açıkça şiddete kışkırtan eylemler yasal yaptırımlarla karşılanır.
Sonuç
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, toplumsal barışı korumak adına düzenlenmiş ciddi bir suçtur. Türkiye’de Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesiyle düzenlenen bu suç, uluslararası hukukta da nefret söylemi ve toplumsal kışkırtma bağlamında ele alınmaktadır. Bu tür suçların önlenmesi, toplumda kutuplaşmanın önüne geçilmesi ve barış ortamının korunması açısından büyük önem taşır. Hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda bu suça karşı yapılan düzenlemeler, nefret söyleminin toplum üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeyi hedefler.
Comments