top of page

Kefalet Sözleşmeleri ve Kefillik

  • Yazarın fotoğrafı: Koca Avukatlık Bürosu
    Koca Avukatlık Bürosu
  • 4 Kas 2024
  • 6 dakikada okunur

Kefilin Hak ve Yükümlülükleri, Sözleşme Şartları ve Yargı Yorumları

Giriş

Kefalet, Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) düzenlenen ve borçlunun borcunu ödeyememesi halinde üçüncü bir kişinin borçtan sorumlu olmasını ifade eden önemli bir güvence türüdür. Özellikle ticari ilişkilerde borçlu-alacaklı ilişkisini koruma altına almak amacıyla sıklıkla başvurulan kefalet sözleşmesi, borçlunun borcunu yerine getirememesi durumunda alacaklının alacağını temin etme yollarından biridir. Bu makalede kefalet sözleşmesinin hukuki dayanakları, türleri, kefilin hak ve yükümlülükleri ve kefaletin sona erme şartları gibi kapsamlı bilgiler ele alınacaktır.

1. Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları

Kefalet sözleşmesi, bir borcun güvence altına alınması amacıyla kefilin borçlunun borcunu yerine getirememesi durumunda sorumluluk üstlendiği bir sözleşme türüdür. TBK madde 582’de kefalet sözleşmesi, geçerliliği açısından bazı şartlara tabi tutulmuştur. Sözleşmenin geçerli olması için yazılı şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca kefil olacak kişi, kefaletin türüne ve üstleneceği sorumluluğa dair bilinçli bir şekilde iradesini ortaya koymalıdır.

Kefalet Sözleşmesinin Şekil Şartı Kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen şekil şartlarına uyulması gerekmektedir. TBK, kefalet sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve kefilin sorumluluğunun sınırları konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini açıkça düzenler. Sözleşmenin yazılı yapılması, kefilin borç altına girerken yeterli derecede bilgilendirildiği varsayımı ile şekil şartının sağlandığı anlamına gelir.

Ana Borcun Geçerliliği Kefaletin geçerli olabilmesi için borcun da geçerli olması gerekmektedir. Borç geçersiz olduğunda kefilin sorumluluğu ortadan kalkar. Bu kapsamda kefalet, ana borca bağlı bir sorumluluk olduğundan, borcun geçersizliği kefaletin de geçersizliğine yol açar.

2. Kefalet Türleri

Türk Borçlar Kanunu, kefaleti farklı türlere ayırarak çeşitli borç ilişkilerine uyum sağlayacak düzenlemeler sunar. Kefalet türleri arasında adi kefalet, müteselsil kefalet ve birlikte kefalet gibi türler bulunmaktadır. Bu bölümde kefalet türleri arasındaki farklar ve hukuki sonuçları açıklanacaktır.

Adi Kefalet Adi kefalet, en yaygın kefalet türlerinden biridir ve borçlu borcunu yerine getirmediğinde kefilin devreye girmesi anlamına gelir. Bu kefalet türünde, alacaklı borçludan alacağını tahsil edemediği durumda kefile başvurur. Adi kefalette, öncelikle borçluya başvurma zorunluluğu bulunur ve borçlu borcunu ödememekte ısrar ederse kefil sorumlu tutulur.

Müteselsil Kefalet Müteselsil kefalette ise, alacaklı, borçludan tahsil işlemi yapmadan doğrudan kefile başvurabilir. Müteselsil kefalet, adi kefalete göre daha ağır bir yükümlülük getirir ve kefil, alacaklının ilk başvurabileceği kişi haline gelir. Müteselsil kefalette kefil, borcun tümünden sorumlu tutulabilir, bu nedenle kefalet sözleşmesi yapılırken bu türün seçilmesi dikkatle değerlendirilmelidir.

3. Kefilin Hakları ve Yükümlülükleri

Kefalet sözleşmesi, kefile bazı hak ve yükümlülükler getirir. Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen kefilin hakları ve yükümlülükleri, kefilin borçlu ve alacaklıya karşı sorumluluklarını netleştirir. Kefil, hem borçlunun hem de alacaklının belirli yükümlülükleri yerine getirmesini talep etme hakkına sahiptir.

Kefilin Borçluya ve Alacaklıya Karşı Sahip Olduğu Haklar

  1. Borçlunun Ödeme Gücünü Araştırma Hakkı: Kefil, borçlunun borcu ödememesi durumunda alacaklıya ödeme yapma zorunluluğu altında olduğundan, borçlunun ödeme gücünü sorgulama hakkına sahiptir. Özellikle müteselsil kefalette, alacaklı, borçludan tahsil yapmadan doğrudan kefile başvurabileceği için bu hak büyük önem taşır.

  2. Alacaklıya Karşı İtiraz Hakkı: Kefil, borçlunun borcu ifa etmemesi veya ödeme gücünün düşmesi gibi durumlarda, alacaklının kendisine karşı açacağı davada bazı itirazlar öne sürebilir. Bu itirazlar, borcun ödenmiş olduğu, borç miktarında hata olduğu veya kefalet süresinin sona erdiği gibi çeşitli savunmalar olabilir.

Kefilin Yükümlülükleri

  1. Borcu Ödeme Yükümlülüğü: Kefil, borçlunun borcunu ödeyememesi durumunda alacaklının talebi doğrultusunda borcu ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Bu yükümlülük, adi kefalette borçlu ödeme yapmazsa, müteselsil kefalette ise doğrudan alacaklının talebiyle devreye girer.

  2. Borç Miktarını ve Faizleri Ödeme Yükümlülüğü: Kefil, borcun miktarına ve sözleşmede belirlenen faiz oranına göre ödeme yapmakla yükümlüdür. Borcun tahsil edilememesi durumunda kefil, borç miktarının yanı sıra işleyen faizleri de karşılamak durumundadır.


    kefil

4. Kefaletin Sona Ermesi

Kefaletin sona ermesi, bazı belirli şartların gerçekleşmesiyle olur. Kefaletin sona erme halleri arasında ana borcun sona ermesi, borçlu ve alacaklı arasındaki değişiklikler ve sözleşmede öngörülen sürenin dolması gibi durumlar yer alır. Bu başlık altında kefaletin sona erme durumları detaylı olarak incelenecektir.

Ana Borcun Sona Ermesi

Ana borç sona erdiğinde kefalet de sona erer. Çünkü kefalet, ana borca bağlı bir yan yükümlülük olduğundan borcun ortadan kalkmasıyla birlikte geçersiz hale gelir. Örneğin, borçlunun borcunu tamamen ödemesi veya alacaklı ile borçlu arasındaki anlaşmazlıkların sona ermesi, kefaletin de geçersiz sayılmasına neden olur.

Kefalet Süresinin Dolması

Kefalet sözleşmesinde belirtilen süre dolduğunda, kefil artık sorumluluktan kurtulur. Bu durum, süresi belli olan kefalet türlerinde geçerlidir ve belirtilen süre dolduktan sonra kefilin borçtan sorumlu tutulması mümkün olmaz.

Kefilin Fesih Hakkı

Kefil, bazı durumlarda kefalet sözleşmesini feshetme hakkına sahiptir. Özellikle borcun ifa edilemeyecek hale gelmesi veya kefilin ödeme gücünü aşan bir borçla karşılaşması durumunda fesih hakkı doğabilir. Kefil, bu hakkını kullanarak sorumluluktan kurtulabilir.

5. Yargı Kararları ile Kefaletin Değerlendirilmesi

Türk yargı sisteminde kefalet sözleşmelerine dair birçok emsal karar mevcuttur. Yargıtay, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartları, kefilin sorumluluğu ve kefalet türleri arasındaki farklılıklar gibi hususlarda çeşitli yorumlar getirmiştir. Özellikle adi kefalet ve müteselsil kefalet arasındaki farkların vurgulandığı yargı kararları, kefalet sözleşmelerinin uygulanmasında yol gösterici niteliktedir.

Emsal Kararlardan Örnekler

  1. Adi Kefalette Borçluya Öncelikli Başvuru: Yargıtay, adi kefalette alacaklının doğrudan kefile başvurmasını engelleyen kararlara imza atmıştır. Alacaklının öncelikle borçludan tahsil yoluna gitmesi gerektiğini, aksi halde kefaletin sorumluluk getirmeyeceğini vurgulamıştır.

  2. Müteselsil Kefalette Doğrudan Kefile Başvuru: Yargıtay, müteselsil kefalette ise alacaklının doğrudan kefile başvurma hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Müteselsil kefalet, adi kefalete göre kefilin sorumluluğunu artırdığı için, Yargıtay’ın bu kararı müteselsil kefaletin yükümlülüklerinin altını çizmektedir. Bu nedenle, müteselsil kefalet sözleşmesi imzalanırken kefilin durumunu dikkatle değerlendirmesi önemlidir.

  3. Kefilin Ödeme Yükümlülüğüne İlişkin Kararlar: Yargıtay, kefilin sorumluluğunun sınırlarının sözleşmede açıkça belirlenmiş olması gerektiğini vurgulamıştır. Borcun miktarı, faizi ve yan giderler gibi ödemelere ilişkin şartların sözleşmede yer almadığı durumlarda, bu yükümlülükler sınırlı tutulabilir. Bu bağlamda, yargı kararları kefilin bilinçli olarak sorumluluğu üstlenmesini teşvik eder.

6. Kefalet Sözleşmesinde Tarafların Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Kefalet sözleşmesi, taraflar arasında güven ilişkisine dayanır ancak her iki tarafın da hak ve yükümlülüklerinin sınırlarını bilmesi gereklidir. Sözleşme hazırlanırken dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar şunlardır:

  • Kefilin Bilgilendirilmesi: Kefil, sorumluluğunu bilinçli olarak üstlenmelidir. Bu nedenle, kefaletin türü, kapsamı, süresi ve koşulları hakkında kefilin yazılı olarak bilgilendirilmesi önemlidir. Aksi takdirde kefil, bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorumluluklardan muaf tutulabilir.

  • Şekil Şartlarının Yerine Getirilmesi: Türk Borçlar Kanunu’na göre kefalet sözleşmesi yazılı yapılmalı ve kefilin imzası bulunmalıdır. Kefilin sözleşmedeki sorumluluklarını net bir şekilde anlaması adına sözleşmenin açık ifadelerle hazırlanması, olası hukuki uyuşmazlıkların önüne geçecektir.

  • Kefaletin Türüne Göre Sorumlulukların Belirlenmesi: Adi ve müteselsil kefalet arasında önemli farklar bulunduğundan, kefalet türünün belirtilmesi gereklidir. Müteselsil kefalet durumunda kefil, borçtan doğrudan sorumlu tutulacağından, kefalet türünün kefile açıkça bildirilmesi ve yazılı olarak teyit edilmesi büyük önem taşır.

7. Kefalet Sözleşmesinin Borç İlişkilerindeki Önemi

Kefalet sözleşmesi, hem ticari ilişkilerde hem de kişisel borç ilişkilerinde sıklıkla tercih edilen bir güvence aracıdır. Borçlunun ekonomik durumu, borçluluk kapasitesi veya ödeme zorlukları gibi durumlarda alacaklıya güvence sağlamak amacıyla kullanılan kefalet, borç ilişkisinde tarafların haklarını korumayı amaçlar. İşte kefaletin borç ilişkilerindeki önemini destekleyen birkaç nokta:

  • Alacaklının Korunması: Alacaklı, borçlunun ödeme gücünde yaşanabilecek olumsuz durumlar karşısında alacağını güvence altına alır. Kefalet sayesinde, borçlunun ödeme yapamaması durumunda alacaklının mağdur olması engellenir.

  • Borçlunun Güven Sağlaması: Borçlu, kefaletle birlikte alacaklıya karşı borcunu yerine getireceğine dair bir güvence sağlar. Bu durum, borçlunun kredibilitesini artırarak daha rahat finansman sağlamasına yardımcı olabilir.

  • Kefilin İkinci Güvence Olarak Görevi: Kefil, borcun ödenmemesi durumunda ikinci güvence görevi görür. Borçlu borcunu yerine getiremese bile alacaklı, kefil aracılığıyla alacağını tahsil etme yoluna gidebilir.

8. Kefaletin Sona Ermesi ve Fesih Koşulları

Kefaletin sona ermesi, TBK kapsamında belirli koşullara bağlıdır. Ana borcun sona ermesi, sürenin dolması ve borçlunun borcu ifa etmesi gibi durumlar kefaletin sona ermesine yol açabilir. Bununla birlikte, sözleşmede fesih hakkı öngörülmüşse kefil, belirli şartlar dahilinde kefaletten feragat edebilir.

Ana Borcun Sona Ermesi: Kefalet, ana borca bağlı bir yükümlülük olduğundan borcun sona ermesiyle birlikte geçersiz hale gelir. Örneğin, borçlunun borcunu tamamen ödemesi veya borcun alacaklı tarafından iptali, kefaletin sona ermesine yol açar.

Kefalet Süresinin Dolması: Belirli bir süre için yapılmış kefalet sözleşmelerinde süre dolduğunda kefilin yükümlülükleri sona erer. Bu durumda, kefil borçtan kurtulur ve herhangi bir ödeme yükümlülüğü kalmaz.

Kefilin Fesih Hakkı: Bazı durumlarda kefil, kendi isteğiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkına sahip olabilir. Özellikle borçlunun ödeme gücünün ciddi oranda azalması veya alacaklının borç tahsilinde gerekli özeni göstermemesi durumunda kefil fesih hakkını kullanabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Türk Borçlar Kanunu kapsamında kefalet, borç ilişkilerinde alacaklıya güvence sağlayan ve kefil açısından dikkat gerektiren bir hukuki düzenlemedir. Kefalet sözleşmesinin hazırlanması sırasında her iki tarafın da hak ve sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi, olası uyuşmazlıkların önüne geçilmesi açısından önemlidir. Kefilin haklarının korunması ve sorumluluklarının sınırlandırılması, sözleşmenin geçerliliği bakımından dikkate alınması gereken hususlardandır.

Alacaklıların, borç ilişkisinde kefaleti bir güvence aracı olarak tercih etmesiyle birlikte kefillerin de üzerlerine aldıkları yükümlülüğün bilincinde olmaları önem taşır. Özellikle müteselsil kefalette, kefilin doğrudan borçtan sorumlu olması nedeniyle kefalet türünün kefil tarafından dikkatle incelenmesi gerekir.

Kefalet sözleşmesi yapılırken her iki tarafın da bir avukattan destek alması, sözleşmenin hukuki dayanaklarının sağlamlaştırılmasını sağlar. Türk Borçlar Kanunu’nun kefalet hükümleri, tarafların korunması ve borç ilişkisinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla düzenlenmiştir. Tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesi ve sözleşmeye uygun davranması halinde kefalet, borç-alacak ilişkilerinde güvenliği sağlayan etkili bir mekanizma olarak işlev görmeye devam edecektir.

Comments


KOCA

Avukatlık Bürosu

©2021, KOCA Avukatlık Bürosu

bottom of page