top of page

Arama Sonuçları

"" için bulunan 192 sonuç

  • Avukat Secimi

    Avukat Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler Hukuki süreçler tüm vatandaşlarımızın malumudur. Bireyler ve kurumların hukuki işlemleri için avukat seçimi oldukça önemli olup doğru bir avukat seçimi başarılı bir sonuca ulaşmada büyük rol oynayacaktır. Avukat arayışında olan kişiler, hukuki danışmanlık alırken belirli kriterlere dikkat etmelidir. Bu yazımızda doğru avukat seçiminde etkin olan kriterlere değindik. Keyifli okumalar... 1. Uzmanlık Alanı Hukukun geniş bir yelpazesi vardır ve her avukat her konuda uzman olmayabilir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, her avukat her türden davayı yürütebilir, bu konuda bir yasal engel veya koşul bulunmamaktadır. Ancak avukatların genellikle üzerine çalıştığı farklı alanlar bulunmaktadır. Halk arasında ‘’boşanma avukatı, ‘’ceza avukatı’’ ağır ceza avukatı’’,‘’tazminat avukatı’’, ‘’idare avukatı’’ gibi terimlerle bu husus ifade edilmektedir. Ancak avukatlık mesleğinde, diğer meslek dallarında olduğu gibi bir branşlaşma bulunmamaktadır. Branş seçimi avukatın kendi isteğine bağlıdır. Örnek vermek gerekirse ‘’boşanma avukatı’’ olarak bilinen bir avukat pek tabii olarak ceza davasında savunma da yapabilecektir.  Boşanma, ceza hukuku, bilişim suçları, idare hukuku veya ticaret hukuku gibi farklı alanlarda uzmanlaşmış avukatlar mevcuttur. Ankara'da avukat arayışında olan bireyler bakanlıkların ve kurumların çoğunluğunun bu ilde olması nedeniyle genellikle ‘’idare avukatı’’ adı altında kamu ve idare hukuku alanında özelleşmiş avukatları aramaktadırlar. 2. Deneyim ve Referanslar Günümüz Türkiye’sinde en önemli unsur referanstır. Nasıl ki bir dişçiye, psikologa veya bir estetik uzmana gitmeden önce çevremize soruyor isek avukat arayışında olan insanlar da öncelikle yakın çevresine sormaktadır. Bu nedenle şahsi kanaatimiz bireysel referansların avukat seçiminde öneminin ilk sırada olduğu yönündedir. Bununla birlikte talepte bulunan vatandaşın dava konusuyla ilgili sürekli çalışmalar yürüten o alanda deneyimli bir avukat pek tabii olarak uyuşmazlık çözümünde daha etkili olacaktır. Bu nedenle uyuşmazlık/dava konusuna göre alanında deneyimli bir avukat ile çalışmak doğru olandır. Avukatın sahip olduğu deneyim, daha önce baktığı davalar ve elde ettiği sonuçlar seçim sürecinde kritik bir etkendir. Referanslar ve müvekkil yorumları da avukatın güvenilirliği hakkında fikir verici rol izleyebilir. 3. Hukuki Bilgi ve Yetkinlik Bir avukatın yalnızca yasaları bilmesi, hukuk fakültesi mezunu olması yeterli değildir, aynı zamanda sürekli güncellenen mevzuat değişikliklerini takip etmesi gerekir. Nitekim hukuk dinamik bir yapı göstermektedir. Kimi kanuni usuller sürekli olarak değişmekte kimi kanunlarda esaslı değişiklikler yapılmaktadır. Bu nedenle avukat seçiminde günceli sürekli takip eden bir avukatın önemi büyüktür. 4. İletişim Becerileri ve Güvenilirlik Avukat-müvekkil ilişkisi karşılıklı güven ve şeffaflık üzerine kuruludur. Davayla ilgili detayları açıkça anlatabilen, müvekkilini düzenli olarak bilgilendiren ve etkili iletişim kurabilen bir avukat seçmek önemlidir. Ancak burada önem arz eden husus vatandaşın avukata nasıl yaklaştığıdır. Avukat bir konuyu detaylıca açıklamış ve karşı taraf bunu anlamış ise defaatle aynı konuyla ilgili cevabı değişmeyen sorular sormak avukatı da yoracaktır. 5. Ücretlendirme Politikası Avukatlık ücretleri, davanın türüne ve sürecin karmaşıklığına bağlı olarak değişir. Ankara'da avukat seçerken, Ankara Barosu Avukat-Müvekkil arası ücret tarifesi dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte AAÜT denen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin altında iş alan avukatlar ile çalışılmamalıdır. Nitekim kanuni sınırın altında, kanuna aykırı iş ve işlemler ile etkin bir hukuki süreç yönetimi yapılması mümkün değildir. 6. Hukuk Bürosunun Konumu ve Erişilebilirliği Ankara'da avukat seçerken, avukatın bulunduğu konumun ve ulaşım kolaylığının da göz önünde bulundurulması gerekir. Hukuk bürosunun merkezi bir konumda olması, avukatla yüz yüze görüşmeleri daha pratik hâle getirecektir. Ancak her zaman yüzyüze görüşebilmek mümkün olmayabilir. Nitekim kimi zaman Ankara ilinde görülen bir dava için ülkenin çeşitli yerlerinden müvekkiller ile çalışmak gerekebilir. Bu durumda avukatın teknolojinin imkanlarıyla görüntülü veya sesli toplantılar ayarlaması, erişilebilir olmasında fayda vardır. Sonuç: ‘’Doğru Avukat’’ işini önceleyen, iletişimi kuvvetli, nitelikli hukuki bilgiye sahip olan avukattır. ‘’En iyi avukat’’ gibi bir kavram maalesef toplum tarafından yanlış anlaşılmaktadır. ‘’En başarılı avukat’’, Hukukun üstünlüğünü benimsemiş, ahlaklı, disipli çalışan avukattır. Doğru avukat seçimi, hukuki süreçlerde başarılı sonuçlar alabilmek için büyük öneme sahiptir. Ankara'da avukat arayışında olan bireyler ve kurumlar, uzmanlık, deneyim, iletişim, güvenilirlik ve ücretlendirme gibi faktörleri göz önünde bulundurarak kendileri için en uygun avukatı seçmelidir.

  • Miras Paylaşımı

    Yakınlarımızı kaybetmenin derin üzüntüsü geçtikten sonra gündeme gelen ‘’miras’’ konusu pek çok hukuki uyuşmazlığa sebebiyet verebilir. Kimi zaman dava hakkını bilmeyen taraflar mağdur olabileceği gibi kimi zaman da etkin bir dava yönetimi sağlayamayan tarafların mağdur olması gündeme gelebilecektir. Türk Medeni Kanunu miras hukukuna ilişkin düzenlemeler içermektedir. Kanun genelde açıklayıcı hükümler içerse de ayrık hükümlerin varlığı, özel yetki kuralları, görevli ve yetkili mahkeme konusundaki özel hükümler ‘’miras davası’’nın bir avukatla yürütülmesini gerekli kılmaktadır. İşbu bilgi notumuz miras paylaşımı, zümre sistemi ve sağ kalan eşin miras payı hakkında okuyucuya yol göstermek amacıyla ilginize sunulmuştur. (Bu makale bilimsel mütalaa niteliği taşımamaktadır. Miras uyuşmazlıklarında avukatınıza danışınız.) Miras Paylaşımında Zümre Sistemi ve Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı Miras hukukunda, mirasın nasıl paylaşılacağı belirlenirken Türk Medeni Kanununa göre belirli kurallar uygulanır. Türkiye'de miras paylaşımının temelinde zümre sistemi olarak bilinen sistem kullanılmaktadır. Bununla birlikte, sağ kalan eşin miras hakkı da özel hükümler çerçevesinde korunmaktadır. Zümre Sistemi Nedir? Türk Medeni Kanunu'na göre miras paylaşımı, zümre sistemi esasına dayanır. Zümre sistemi, mirasçıların derecelerine göre sınıflandırıldığı bir yapıdır. Buna göre mirasçılar şu şekilde sıralanır: 1. Zümre: Altsoy (Birinci Derece Mirasçılar) Birinci zümre mirasçılar, murisin (miras bırakanın) altsoyudur. Yani çocukları, torunları ve onların çocukları bu gruba dahildir. Miras paylaşımı şu şekilde gerçekleşir: Murisin çocukları eşit olarak mirastan pay alır. Eğer murisin çocuğu vefat etmişse, o çocuğun miras hakkı kendi altsoyuna geçer. Altsoy bulunuyorsa, diğer zümreler mirastan pay alamaz. 2. Zümre: Anne, Baba ve Kardeşler (İkinci Derece Mirasçılar) Murisin altsoyu yoksa, ikinci zümre devreye girer: Murisin anne ve babası sağ ise mirası eşit olarak paylaşırlar. Anne veya baba vefat etmişse, onların yerine murisin kardeşleri mirasçı olur. Kardeşlerden biri vefat etmişse, onun çocukları mirastan pay alır. 3. Zümre: Büyükbaba, Büyükanne ve Onların Çocukları (Üçüncü Derece Mirasçılar) İlk iki zümrede mirasçı yoksa üçüncü zümre devreye girer: Murisin büyükanne ve büyükbabası mirasçıdır. Eğer büyükanne veya büyükbaba hayatta değilse, onların çocukları (murisin amcaları, halaları, teyzeleri ve dayıları) mirastan pay alır. Mirasçı Yoksa Devlet Mirasçı Olacaktır Yukarıda sayılan zümrelerden hiçbiri bulunmuyorsa, mirasın tamamı Devlete kalır. Devlet, bu durumda son mirasçı olarak kabul edilir. Ölenin tüm borçları ve malvarlığı hazineye geçer. Sağ Kalan Eşin Miras Hakkı Eş, yasal mirasçılar arasında özel bir konuma sahiptir. Sağ kalan eşin miras payı, mirasın hangi zümre ile paylaşıldığına göre değişir: Birinci zümre ile mirasçıysa  (yani ölenin çocuklarıyla birlikte mirasçı ise), mirasın 1/4'ünü  alır. İkinci zümre ile mirasçıysa  (yani ölenin anne-baba ve kardeşleriyle birlikte mirasçı ise), mirasın 1/2'sini  alır. Üçüncü zümre ile mirasçıysa  (yani ölenin büyükanne, büyükbaba ve onların çocuklarıyla yani ölenin amca/dayı ve hala/teyzesi ile birlikte mirasçı ise), mirasın 3/4'ünü  alır. Sağ kalan eş dışında hiçbir yasal mirasçı yoksa , mirasın tamamı sağ kalan eşe kalır. Sağ Kalan Eşin Mirasçılık Dışındaki Hakları Sağ kalan eşin miras hukukundaki hakları sadece miras payı ile sınırlı değildir: Aile Konutunda Oturma Hakkı:  Sağ kalan eş, miras bırakana ait olan ve birlikte yaşadıkları konut üzerinde ölümüne kadar oturma hakkına sahip olabilir. Mal Rejimi Kaynaklı Alacaklar:  Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi  varsa, sağ kalan eş, miras dışında da mal rejiminden doğan alacaklarını talep edebilir. Sık Sorulan Sorular 1. Sağ kalan eş, miras paylaşımında hangi haklara sahiptir? Sağ kalan eş, mirası diğer mirasçılarla birlikte paylaşır. Hangi zümre ile birlikte mirasçı olduğuna bağlı olarak değişen oranlarda miras hakkına sahiptir. Ayrıca, aile konutunda oturma hakkı ve mal rejimi kaynaklı alacak hakları da bulunmaktadır. 2. Çocuklar varken sağ kalan eş mirasın tamamını alabilir mi? Hayır. Eğer miras bırakanın hayatta olan çocukları varsa, sağ kalan eş mirasın sadece 1/4'ünü alabilir. Geri kalan 3/4'lük kısım çocuklar arasında eşit olarak paylaşılır. Örnek vermek gerekirse 3 tane çocuğu olan Ahmet Bey vefat ettiğinde Eşi ¼ Çocukları ise, her çocuğu ¼ pay alacaktır. 3. Miras paylaşımı sırasında eşin sağ olup olmaması önemli midir? Evet. Miras paylaşımı, mirasın açıldığı tarihte sağ olan mirasçılara göre yapılır. Eğer sağ kalan eş, miras paylaşımı tamamlanmadan vefat ederse, miras hakkı kendi mirasçılarına geçer. Bu konuda belirtmek gerekir ki bilrikte ölüm karinesi gibi karineler bu noktada önem taşır. Örnek vermek gerekirse mirasçı olacak olan Ahmet Bey ve Eşi Zehra Hanım aynı uçakta giderken uçak kazası sonucu bir anda uçak infilak olmuş ise ‘’birlikte ölüm karinesi’’ uygulanır. Bu durumda eşler aynı anda ölmüş kabul edildiğinden birbirlerine mirasçı olmazlar. Başka bir örnekte ise uçak kazasında Ahmet Bey kaza anında ölmüş, eşi Zehra Hanım ise kaldırıldığı hastanede ölmüş ise ilk olarak Ahmet Beyin mirasının ¼’ü Eş Zehra Hanıma kalacak ardından Zehra Hanım da vefat ettiğinde ona kalan pay da çocuklarına geçecektir. 4. Eşin miras hakkını azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkün mü? Hayır. Sağ kalan eşin yasal miras hakkı kanunla belirlenmiştir.korunmuştur. Ancak eşler arasında yapılacak bir miras sözleşmesi  ile sağ kalan eş, miras hakkından feragat edebilir. Ancak saklı paylarından hiçbir şekilde feragat edemez. 5. Sağ kalan eş, mirasın tamamını alabilir mi? Eğer murisin başka mirasçısı yoksa, evet. Yani altsoy, mirasçının anne-babası veya başka bir yasal mirasçı bulunmuyorsa, mirasın tamamı sağ kalan eşe kalır. Sonuç Miras paylaşımı, Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmiş olan zümre sistemi çerçevesinde yapılır. Mirasa ilişkin kanunun emredici hükümleri bulunmaktadır. Altsoyu olan bir mirasçının mirası öncelikle çocuklarına kalırken, sağ kalan eşin miras hakkı belirli oranlara göre korunur. Miras hukuku karmaşık bir yapıya sahip olduğu için, mirasçıların haklarını tam olarak öğrenmek adına miras alanında uzmanlık sahibi bir avukat ile görüşmelerinde fayda vardır.

  • Boşanma Avukatı

    Boşanma davasında avukat tutmak zorunlu mu? Boşanma davalarında avukatın önemi nedir? Ankarada boşanma avukatı tutmadan boşanma davası açılabilir mi? Gibi hukuki sorularınıza binaen kaleme aldığımız bilgi notumuz ilginize sunulmuştur. Boşanma Davasında Avukatın Önemi Boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki açıdan oldukça karmaşık bir süreçtir. Boşanma sürecine giren tarafların haklarının en iyi korunması amacıyla çoğu zaman avukat desteği ile çalışması gerekmektedir. Ancak her boşanma davasında avukat tutmak zorunlu mudur? Boşanma avukatının görevi nedir? Boşanma avukatı olmadan da tazminat kazanılabilir mi? Boşanma sürecinde hak kaybına uğramamak, dava sürecini doğru ilerletmek  ve en iyi sonucu almak için deneyimli bir boşanma avukatı yani boşanma davalarında uzmanlaşmış bir avukat ile çalışmak önemlidir. Özellikle Ankara’da boşanma avukatı arayışında olan bireyler için doğru avukat tercihi, davanın seyri ve gidişatı açısından kritik bir faktördür. Boşanma Davalarında Avukatın Rolü ve Görevleri: Boşanma davaları çekişmeli veya anlaşmalı olarak iki türe ayrılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar belirli hususlarda uzlaşmış olarak süreci hızlı bir şekilde tamamlayabilirken, çekişmeli boşanma davalarında mal paylaşımı, velayet, nafaka ve tazminat gibi konularda tarafların haklarına ulaşması uzun sürebilir. Bu noktada, bir boşanma avukatı , müvekkilinin haklarını en iyi şekilde savunarak adil bir sonuç alınmasını sağlamakla görevlidir. Avukatın bu süreçte önemli görevleri bulunmaktadır. Avukatın Sağladığı Avantajlar: Hukuki Bilgi ve Deneyim:  Boşanma sürecinde hangi yasal düzenlemelerin geçerli olduğunu, yürürlükte olan mevzuatı ve uluslararası hukuku bilmek, dava sürecinin hızlanmasını sağlar. Resmi İşlemler: Dilekçe hazırlanması, mahkemeye sunulması gereken belgelerin düzenlenmesi gibi konularda avukat, işin uzmanı olarak müvekkiline yardımcı olur. Stratejik Planlama: Çekişmeli boşanmalarda, karşı tarafın iddialarına yanıt vermek ve delil sunmak açısından avukatın hukuki yöntem ve stratejisi büyük önem taşır. Duruşma Süreci: Mahkemede savunma yapmak, hâkimin karşısında güçlü ve etkili bir şekilde müvekkili temsil etmek, duruşmalarda olay örgüsünü detaylı ve hukuka uygun şekilde anlatabilmek ancak deneyimli bir avukat ile mümkündür. Boşanma Davasında Avukat Zorunlu mu? Türkiye’de boşanma davalarında bir boşanma avukatı  tutmak zorunlu değildir. Boşanma iradesine sahip olan herkes Aile Mahkemesine dava dilekçesi ile başvurup boşanma davası açabilir. Ancak hukuki sürecin karmaşıklığı, usul hukuku şartları, süreler, zamanaşımı, taraf teşkili, tanıklara ilişkin özel hükümler göz önünde bulundurulduğunda, bir avukat ile çalışmak her zaman büyük avantaj sağlar. Boşanma davasında hatalı dilekçe hazırlanması, eksik belge sunulması, kimi zaman karşı dava açılmaması veya duruşmada yanlış beyanda bulunulması gibi durumlarda süreç uzayabilir ve hak kaybı yaşanabilir. Sürecin uzamasına ve hak kaybına yol açılmadan etkin dava sürecinin sağlanması adına bir avukat ile çalışılmasında fayda bulunmaktadır. Bu nedenle, özellikle Ankara’da boşanma avukatı desteği almak, sürecin daha hızlı ve sorunsuz ilerlemesinde önemli bir faktördür. Ankara’da Boşanma Davaları ve Aile Mahkemeleri Ankara’da boşanma davalarına Aile Mahkemeleri  bakmaktadır. Söğütözü Aile Mahkemesi , Ankara'daki boşanma davalarının  görüldüğü mahkemedir. Bununla birlikte mal rejimi, nafaka, velayet gibi ayrı konu yapılarak açılan davalar da aile mahkemesinde görülmektedir. Boşanma Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli? Deneyim ve Uzmanlık: Boşanma davalarında deneyimli yani daha önceden bu alanda çalışmış bir avukat seçmek, sürecin daha etkili yönetilmesini sağlar. Referans ve Başarı Oranı:  Daha önceki davalarda başarılı sonuçlar almış avukatları tercih etmekte pek tabii fayda bulunmaktadır. İletişim ve Güven: Müvekkil ve avukat arasındaki güven ilişkisi, yani beraber çalışılan avukat ile sürekli iletişim halinde kalmak, davanın başarısında önemli bir faktördür.   Sonuç Boşanma süreci, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları olmak üzere ikiye ayrılır. Anlaşmalı boşanmada taraflar veya avukatlarının hazırlamış olduğu protokole göre boşanma gerçekleştirilir. Çekişmeli boşanma davası ise daha karmaşıktır. Zina nedeniyle boşanma, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma,  terk nedeniyle boşanma, akıl hastalığı nedeniyle boşanma gibi türleri bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanmada ‘’protokol’’ yani sözleşme hazırlanmasında bir avukat size doğru maddelerin neler olduğu konusunda yardımda bulunduktan sonra dava sürecinizi tek bir duruşma ile sonlandırabilir. Öte yandan çekişmeli boşanma  davasında avukatın önemi çok daha büyüktür. Çekişmeli boşanma davası kapsamı geniiş olduğundan hem hakların korunması hem davanın kazanılması hem de dava sonrası icra sürecinin etkin ve hızlı sonuçlandırılması adına bir avukat ile çalışmanızı tavsiye ederiz.

  • Vesayet

    Vesayet: Türk Medeni Kanunu'nda Vesayet Kurumu ve Uygulamaları Vesayet Nedir? Vesayet, ergin olmayan veya kısıtlı bireylerin işlerini mahkeme tarafından atanan bir vasi ile yapmasını, resmi işlemlerde vasinin onayı olmadan işlem yapamaması olarak basitçe açıklanabilir. Türk Medeni Kanunu'na göre, vesayet makamı sulh hukuk mahkemesidir. Vasi, bu makam tarafından belirlenir. Vesayet Sebepleri TMK, vesayet nedenlerini sıralamıştır.: Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı : Kişinin; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olması nedeniyle işlerini yapamaması veya korunması gerektiğinde kısıtlanması gerekebilir. Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim : Toplumda yaygın olarak talepte bulunulan bir kısıtlılık yöntemidir. Genelde madde bağımlılığı ile mücadele eden aileler, evlatlarının kısıtlanmasını isteyebilir. Nitekim maddi imkanlar kısıtlandığında kısıtlının maddelere ulaşamayacağı düşüncesi hakimdir. Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza : Bir yıl veya daha fazla hapis cezası alanlar için vesayet zorunludur. Nitekim cezaevinde olduğu sürece çoğu işlemini kendisi yapamayacak olup bir temsilcinin bulunması kısıtılı için elzemdir. İstek Üzerine : Yaşlılık, sakatlık, deneyimsizlik veya ağır hastalık nedeniyle, ergin vatandaşların kendi istedikleri zaman vesayet altına alınma imkanları bulunmaktadır. Kişi kendi talebiyle kendisine vasi atanmasını talep edebilir. Bu tür kısıtlılık taleplerinde kısıtlı adayının mahkemede dinlenmesi zorunludur. Vasi Ataması ve Görevleri Vasi, sulh hukuk mahkemesi tarafından atanır. Vasi; vesayet altındaki kişinin kişilik haklarına özen gösterir, temsil eder ve malvarlığını yönetir. Vasi, vesayet altındaki kısıtlı adına kefil olamaz, kısıtlı adına vakıf kuramaz ve kısıtlı adına önemli bağışlar yapamaz. Vasi tarafından malvarlığının devri gibi önemli işlemler için mahkeme izni gerekir (TMK m.462). Özel Vesayet: Aile Meclisi Özel vesayet, aile meclisi olarak bilinir. Bu, en az üç hısımdan oluşan bir kurul tarafından yönetilir. Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi değil, asliye hukuk mahkemesidir. Aile meclisi, yakın hısımlar veya eş tarafından kurulur ve dört yıl görev yapar (TMK m.399-400). Kısıtlama Kararı ve Usulü Kısıtlama kararı, TMK'nın 410. maddesine göre verilir. Bu karar, savurganlık, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı gibi nedenlerle verilebilir. Kötü yaşama tarzı ve kötü yönetim de kısıtlama nedenlerindendir. Kısıtlanması gereken kişi, önce dinlenmelidir. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı varsa, resmi sağlık kurulu raporu gerekir. Vasilik Ehliyeti ve Birden Fazla Vasi Atanması Ergin kişiler, vasi olarak atanabilir. İşlerin durumu veya özel sebeplerle, birden fazla kişi vasi olarak atanabilir. Ancak, rızaları olmadıkça birden fazla kimse tek bir kısıtlı için birlikte görev alamaz (TMK m.413/3). Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması TMK'nın 432. maddesine göre, akıl hastalığı gibi nedenlerle özgürlük kısıtlanabilir. Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık da bu nedenler arasındadır. Bu durumlar, kişisel korunması başka yollarla sağlanamayan erginlerin vesayet yoluyla korunması sağlar.   VESAYETLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR 1. Vesayet nedir, kimler vesayet altına alınabilir? Vesayet, bir kişinin haklarını ve mallarını korumak için bir vasi atanmasını gerektiren bir hukuki durumdur. Türk Medeni Kanunu'na göre, küçükler ve belirli sebeplerle kısıtlanması gereken ergin bireyler vesayet altına alınabilir. Akıl hastalığı, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam tarzı, özgürlüğü bağlayıcı ceza gibi nedenlerle bir kişinin işlerini yönetemeyecek durumda olması vesayet gerektiren durumlardandır. 2. Vasi nasıl atanır, kimler vasi olabilir? Vasi, sulh hukuk mahkemesi tarafından atanır. Aile bireyleri vasi atamasında öncelikli olarak değerlendirilir. Ergin ve şartları taşıyan kişiler vasi olarak atanabilir. Mahkeme, uygun görülmeyen veya kısıtlı adayı ile çıkar çatışması bulunan kişileri vasi olarak atamayabilir. 3. Vasi hangi yetkilere sahiptir, hangi işlemleri yapamaz? Vasi, vesayeti altındaki kişinin kişisel ve mali işlerini yönetir. Bazı önemli işlemler için mahkeme onayı gerekir. Taşınmaz alım-satımı, miras paylaşımı, büyük borçlanmalar ve bağışlar gibi işlemler için mahkemeden izin gerekir. Vasi, kendi çıkarları için, kısıtlının zararına hareket edemez ve vesayet altındaki kişiye zarar veremez. 4. Vesayet altına alınmak için hangi şartlar gereklidir? Bir kişinin vesayet altına alınabilmesi için Türk Medeni Kanunu'nun 405 ve devamı maddelerinde belirtilen sebeplerden en az birinin bulunması gerekir. Akıl hastalığı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, savurganlık, kötü yönetim, ağır hastalık, yaşlılık, deneyimsizlik veya en az bir yıl hapis cezası almış olmak bu sebepler arasında yer alır. Ayrıca, kişinin kendi isteğiyle vesayet talebinde bulunması da mümkündür. 5. Vasi atama davası nasıl açılır, hangi mahkemeye başvurulur? Vasi atama davası, vesayet davası; vesayet altına alınacak kişinin yerleşim yerindeki mahkemede açılır. Bu davayı, yakın akrabalar, savcılık, ilgisi olan herkes veya kamu kurumları açabilir. Mahkeme, vesayetin gerekliliğine karar verirse, uygun bir vasi atanır. Görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. 6. Vesayet kararı nasıl kaldırılır, itiraz edilebilir mi? Vesayet kararı, mahkemeye yapılan itirazlar veya şartların değişmesi ile kaldırılabilir. Kısıtlı kişi, iyileştiğini ve vesayetin artık gerekli olmadığını kanıtlayarak dava açarak vesayetin kaldırılması için başvurabilir. Ayrıca, hata veya haksızlık varsa, sulh hukuk mahkemesine itiraz edilebilir.Mahkeme, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra karar verir. 7. Vesayet ile kayyımlık arasındaki fark nedir? Vesayet, sürekli ve geniş kapsamlı bir yönetim mekanizmasıdır. Kişinin hem şahsi hem de mali haklarını kapsar. Kayyımlık ise daha sınırlı bir yetkiye sahiptir ve belirli bir işin veya mal varlığının yönetimi için özel olarak atanır. Örneğin, bir miras davasında, taşınmazın yönetimi için kayyım atanabilir. Vesayet altındaki kişi, hukuki işlem ehliyetini kaybederken, kayyımla temsil edilen kişi diğer haklarını kullanmaya devam edebilir. 8. Vesayet altındaki kişi miras alabilir mi veya mal satabilir mi? Vesayet altındaki kişi miras alabilir, ancak doğrudan miras işlemlerini, yani miras sözleşmesi gibi işlemleri gerçekleştiremez. Vasi, mahkemeden izin alarak mirasın yönetimini üstlenebilir. Vasi, Vesayet altındaki kişinin haklarını koruyarak gerekli işlemleri yapabilir. Benzer şekilde, vesayet altındaki kişi kendi adına mal satamaz. Bu işlemler, vasi tarafından mahkemeden izin alınmak suretiyle yapılır. 9. Vesayet işlemleri ne kadar sürer, mahkeme süreci nasıldır? Vesayet işlemlerinin süresi, çokca faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında mahkemenin iş yoğunluğu, gerekli belgelerin bulunması, sağlık raporunun alınması ve tarafların itirazları yer alır. Genel olarak, bu süreç birkaç 3 ay ile 12 ay arasında sürer. İtirazlar ve ek incelemeler varsa, süreç uzayabilir. Mahkeme, sağlık raporları, tanık beyanları ve resmi evrakları değerlendirir. Sonunda, bu bilgilere dayanılarak mahkemece bir karar verilir. 10 . Vesayet avukatı kime denir? Avukatların yaptıkları işlere göre halk arasında sınıflandırma yapıldığı görülmektedir. Belirtmek gerekir ki, her avukat her davada görev alabilir. Ancak vesayet davalarıyla ilgilenen avukatlara halk arasında ''vesayet avukatı'' dendiği görülmektedir. Halk tabiriyle vesayet davası avukatının görevi kendisine vesayet davası talebiyle başvuran müvekkilinin davasını başarıyla sonuçlandırmaktır.

  • Çekişmeli Boşanmada Kusur

    Evlilik birliğinin boşanma yoluyla sona ermesinde anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davası olmak üzere iki farklı boşanma davası tipi bulunmaktadır. Genel olarak çekişmeli boşanma davaları ülkemizde yaygın olup çekişmeli boşanmada ise genel boşanma sebebine dayanılmaktadır. Genel boşanma sebebi ise ‘’Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma’’ dır. Bu nedenle açılan davalarda ‘’kusur’ ’ en önemli faktördür. Yazımızda çekişmeli boşanmanın ne olduğuna, çekişmeli boşanmada kusur sayılabilecek durumlara örnekler verilmiştir. I. Çekişmeli Boşanma Nedir? Çekişmeli boşanma, basitçe açıklanacak olursa anlaşmalı olmayan boşanma türüdür. Genelde taraflar anlaşamaz ise yahut anlaşmalı boşanma davası sürerken yeni anlaşmazlıklar çıkması durumunda çekişmeli boşanma davası görülür. Çekişmeli boşanma davasında taraflar anlaşmazlık içerisinde olduğu için, velayet, nafaka, mal rejimi, tazminatlar gibi hususlarda hakim karar verir. Hakimin kararını vermesinde en büyük faktör ise (velayette bu faktör daha az etkisini gösterir) kusurdur. II. Çekişmeli Boşanma Davasının Şartları Çekişmeli boşanma davası açabilmek belli şartlar öngörülmüştir. Ancak belirtmek gerekir ki genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenli boşanma davasında davanın açılması için bir süre şartı bulunmamaktadır. Bilindiği üzere anlaşmalı boşanma davasının açılabilmesi için 1 yıl evlilik sürecinin dolmuş olması gerekmekte iken çekişmeli boşanmada böyle bir şart bulunmamaktadır. III. Genel Boşanma Sebepleri Genel boşanma sebepleri, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olabilecek durum ve olgulardır. Mahkeme durum ve olguları değerlendirerek evliliğin taraflar için çekilmez hale geldiğini tespit eder ve tarafların boşanmalarına karar verir. IV. Özel Boşanma Sebepleri Özel boşanma sebepleri  kanunda sayılıdır. Özel boşanma sebeplerine dayalı davalarda belirli şartlar öngörülmüştür. Örneğin terk nedeniyle boşanmada ihtar şartı bulunmaktadır. Özel boşanma sebepleri; Zina (Aldatma) TMK m. 161:  Eşlerden birinin, diğerini aldatması, üçüncü bir şahısla cinsel ilişki yaşaması durumunda zina nedenine dayalı boşanma davası açılabilir. Uygulamada genelde zina olgusunun kanıtlanması zor olduğundan direkt olarak TMK m. 161 üzerinden dava açılmayıp 166’dan dava açılır ve zina da ayrı bir sebep olarak dava dilekçesine eklenir. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış TMK m. 162 :  Eşlerden birinin, diğerinin hayatına kastetmesi veya ona ağır hakaretlerde bulunmasıdır. Burada önemli olan hayata kast veya pek kötü onur kırıcı davranış üzerinden fiili öğrenme tarihinden itibaren 6 ay içinde ve her halükarda fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiğidir. Ayrıca burada da af olgusu önemlidir. Eş, diğer eşin davranışını affetmiş ise dava hakkı düşer. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme TMK m. 163 :  Eşlerden birinin, suç işlemesi, haysiyetsiz hayat sürmesi durumunda bu dava her zaman açılabilir. Terk TMK m. 164:  Eşlerden birinin, haklı  sebep olmaksızın ortak konutu (birlikte yaşadıkları) terk etmesi ve bu terk halinin en az altı ay sürmesi sonrası diğer eşin ihtarına rağmen dönmemesi durumunda terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilir. Akıl Hastalığı TMK m. 165 :  Eşlerden birinin, resmi sağlık kurulu raporuyla tedavi edilemez bir akıl hastalığına yakalanmasının tespiti  ve bu durumun evlilik birliğini çekilmez hale getiriyor olması şarttır. V. Çekişmeli Boşanmada Hangi Davranışlar Kusur Sayılır? Boşanma davalarında kusur, basitçe ifade edilecek olursa evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerin yerine getirilmemesidir. Kusur sayılan başlıca durumlara örnek vermek gerekirse: Sadakatsizlik:  Eşin, evlilik dışı ilişkilerde bulunması, eşin sadakatsiz davranışları Şiddet Uygulama:  Eşe fiziksel şiddet, ekonomik şiddet,  psikolojik şiddet uygulanması Alkol veya Madde Bağımlılığı:  Evlilik birliğini olumsuz etkileyecek bağımlılıklar Hakaret ve Küçük Düşürücü Sözler:  Eşe sürekli olarak hakaret içerir sözler sarf etmek Aile İçi İletişimsizlik:  Eşle duygusal , cinsel veya fiziksel iletişimi kesmek. Aşırı Kıskançlık ve Baskı:  Eşi sürekli kontrol altında tutmaya çalışmak, sosyal hayatını kısıtlamak, Instagram şifresini zorla almaya çalışmak, sosyal medya hesaplarını ‘’sahte’’ hesaplar ile sürekli takip etmek Eşin Ailesine Karşı Saygısızlık:  Eşin ailesine karşı sürekli saygısız davranışlarda bulunmak, örf ve adetler ile alay etmek. Ekonomik Sorumlulukları Yerine Getirmeme: Ailenin maddi geçiminin sağlanması adına üzerine düşen görevlerin yerine getirilmemesi Evi Terk Etme:  Haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk edip gitmek 1. Sadakatsizlik ve Aldatma Eşin evlilik dışı bir ilişki yaşaması Sürekli karşı cins ile tanışmak, bu tanışmaları flört boyutuna taşımak İş arkadaşlarıyla flörtöz mesajlaşmalarda bulunmak ve uygunsuz sosyal medya kullanımı Gece geç saatlere kadar diğer eşin bilmediği insanlarla haber vermeden dışarıda vakit geçirme 2. Fiziksel ve Psikolojik Şiddet Eşe fiziksel şiddet uygulamak (darp, tokat, yumruk vb.) Sürekli bağırmak, tehdit etmek veya korkutmak Eşi ailesinden, arkadaşlarından uzaklaştırmaya çalışmak Pasif agresif davranışlar sergilemek, eşe sürekli soğuk davranmak 3. Hakaret ve Küçük Düşürücü Sözler Eşe sürekli aşağılayıcı ifadeler kullanmak Küfürlü veya ağır sözler sarf etmek Eşi ailesi veya arkadaşlarının yanında küçük düşürmek 4. Ekonomik Sorumlulukları Yerine Getirmeme Evin temel giderlerine katkıda bulunmamak Maaşını veya mal varlığını saklamak, gizli bir mal varlığı oluşturmak Eşi ekonomik baskı altına almak, maddiyatı bir manipüle aracı olarak kullanmak 5. Ortak Konutu Terk Etme Geçerli ve haklı sebep olmaksızın ortak konutu terk etmek Uzun süre eve dönmeyip eşi yalnız bırakmak Mahkemenin ihtarına rağmen eve dönmemek (Terk nedeniyle boşanma) 6. Aşırı Kıskançlık ve Baskıcı Davranışlar Eşin telefonunu veya sosyal medya hesaplarını gizlice karıştırmak Eşin kimlerle görüştüğünü, kimi takip ettiğini, ne giydiğini sürekli sorgulamak Eşin kıyafet seçimlerine sürekli karışmak, onu kapalı veya açık giyinmeye zorlamak Eşin iş veya sosyal hayatına kısıtlamalar getirmek 7. Aile İçi İletişimsizlik Eşle duygusal veya fiziksel iletişimi tamamen kesmek Sürekli ilgisiz ve duyarsız davranmak Ev içinde sessiz kalmak, pasif agresif psikolojik baskı uygulamak 8. Alkol ve Madde Bağımlılığı Aşırı alkol tüketimi Uyuşturucu madde bağımlılığı, bağımlı olmasa dahi kullanımı Sarhoşken veya madde etkisi altındayken kavga çıkarmak, eşe zarar vermek 9. Eşin Ailesine ve Yakınlarına Karşı Saygısızlık Eşin ailesine hakaret etmek Aile bireyleriyle sık sık kavga etmek Kayınvalide ve kayınpeder gibi yakın akrabalarla sürekli tartışmak 10. Çocuklara Kötü Davranışlar Çocuklara fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamak Çocukları manipüle ederek eşe karşı kışkırtmak Çocukların giyimini, bakımını ihmal etmek 11. Gaslighting (Psikolojik Manipülasyon) Eşi bilinçli olarak yanlış yönlendirerek kendi akıl sağlığından şüphe etmesine neden olmak Gerçekleri çarpıtmak, inkâr etmek veya “öyle bir şey olmadı, yanlış hatırlıyorsun” gibi ifadelerle eşin kendine akıl sağlığına olan güvenini sarsmak Eşi sürekli suçlu hissettirmek, manipüle ederek haksız olduğu halde özür dilemeye zorlamak Eşin hafızasını, algısını veya duygularını sorgulamasına sebep olmak, şizofreni muamelesi yapmak Gaslighting, duygusal istismarın ciddi bir türüdür ve mağdur tarafın psikolojik sağlığını olumsuz etkileyerek evlilik birliğini temelinden sarsabilir. Mahkemeler, bu tür manipülatif davranışları da boşanma davalarında kusur unsuru olarak değerlendirebilir. VI. Kusur Oranının Belirlenmesi Çekişmeli boşanma davalarında, mahkeme tarafların kusur oranlarını, tarafları ve tanıkları dinleyerek belirler. Kusur oranının tespiti, boşanmanın mali sonuçlarında önemli etkiye sahiptir. VII. Kusur Oranının Boşanma Sonuçlarına Etkisi Kusur oranı, boşanmanın mali ve hukuki sonuçlarını doğrudan etkiler: Maddi ve Manevi Tazminat:  Daha az kusurlu veya kusursuz eş, diğer eşten tazminat talep etme hakkına sahip olacaktır. Velayet:  Çocukların velayeti konusunda kusur durumu göze alınabilir. Ancak her zaman çocuğun üstün yararı önde gelir. VIII. SONUÇ : Boşanma davaları, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak ikiye ayrılır. Çekişmeli boşanmanın ise farklı farklı alt başlıkları bulunmaktadır. En genel ve en yaygın çekişmeli boşanma sebebi ‘’evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma’’dır. Çekişmeli boşanmada en önemli ve sonuca en etkili faktör ise kusur durumudur. Kusur, diğer eşe karşı yapılan, diğer eşi zedeleyecek her türlü davranış olabilir. Bu ekonomik, fiziksel, psikolojik ve sosyal tutum ve davranışlarla kendini gösterebilir. Kusura ilişkin değerlendirme yapılırken ispat büyük önem taşır. Kusurun ispatında her zaman açık deliller olmayabilir. Kimi zaman tanık beyanları kimi zaman Whatsapp mesajları delil olarak kullanılabilse de kusurun tamamını bazı durumlarda birkaç olayı birleştirerek mahkemeye izah etmek gerekebilir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarında alanında uzman bir avukatla (boşanma avukatı) çalışmak önem arz eder. *Bu makale Av. Alperen Kürşat Bilge ( https://www.alperenkursatbilge.av.tr/ ) ile birlikte kaleme alınmıştır. ***Bu makale tavsiye niteliğinde oluıp okuyucuya yol göstermesi amacıyla hazırlanmıştır. Bir boşanma davasında taraf iseniz yahut dava açma niyetiniz var ise bir avukat ile görüşmeniz tavsiye edilir. İşbu makale nedeniyle hukuki sorumluluk okuyucuya aittir.

  • Boşanma Hukuku, Boşanma Davaları

    Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak dava yoluyla sona erdirilmesi sürecidir. Boşanma davalarına ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki türlü boşanma tipi bulunmaktadır. Boşanma sürecine girmiş olan tarafların haklarını en iyi şekilde koruyabilmesi adına Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanununu ve Hukuk Muhakemeleri Kanununu iyi bilmeleri gerekir. Bu konularda yetkinliği olmaya şahısların açtıkları davalar genelde başarısızlıkla sonuçlanır. Bu makalede, boşanma davası açma süreci, boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, çekişmeli boşanma, çocuğun velayeti, boşanma sırasında eşlerin birbirine karşı kusurlu davranışları gibi konular ayrıntılı şekilde ele alınacaktır. 1. Boşanma Davası Nasıl Açılır? Boşanma davası, davacı tarafından yetkili Aile Mahkemesi’nde açılır. Aile mahkemesi olmayan yerlerde, Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır.  Davayı açan tarafın, boşanma sebeplerini somut delillerle açıklayarak mahkemeye sunması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre, evlilik birliği temelinden sarsılmışsa taraflardan biri boşanma davası açabilir. Buna genel boşanma sebebi denir bunun dışında terk, zina ve haysiyetsiz hayat sürme gibi özel boşanma sebepleri de bulunmaktadır.  Boşanma davası açarken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır: Dava dilekçesinin eksiksiz hazırlanması Gerekçelerin hukuki dayanaklarla açıklanması Delillerin hukuka uygun olması 2. Kusur Oranı Nasıl Belirlenir? Boşanma davasında tarafların kusur oranı, mahkemenin yapacağı incelemeler sonucunda belirlenir. Kusuru hakim belirler. Kusur, eşlerden birinin evlilik birliğine aykırı , sadakate aykırı yahut karşı taraf için evlilik birliğini çekilmez kılacak davranışlarıyla diğer eşin mağduriyetine sebep olması durumudur. Örneğin, aldatma, şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, ekonomik baskı, terk gibi nedenler kusur olarak değerlendirilir. Mahkeme, tanık ifadeleri, mesajlaşmalar, maddi deliller gibi unsurları dikkate alarak kusur oranını belirler. Örnek vermek gerekirse bir Yargıtay kararında yüksek mahkeme erkeği az para kazanması nedeniyle hor gören kadını kusurlu görürken, güven sarsıcı davranışlar sergileyen kadını da kusurlu kabul etmiştir. 3. Çekişmeli Boşanma Davası Nedir? Eşlerden birinin boşanmayı istememesi veya boşanma şartlarında anlaşamaması halinde, eşlerden biri çekişmeli boşanma davası açar. Çekişmeli boşanma davasında mahkeme süreci anlaşmalı boşanmaya göre daha uzun ve karmaşıktır. Tarafların taleplerine göre nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi hususlar mahkeme tarafından irdelenir, kusur oranına tarafların olgunluklarına göre değerlendirmeler yapılır. Çekişmeli boşanma davalarında süreç basit anlamda  genellikle şu adımlardan oluşur: Dava dilekçesinin hazırlanması ve mahkemeye sunulması Karşı tarafın cevabının alınması ve karşı dava açılması Cevaba cevap dilekçesi verilmesi ve karşı davaya cevap dilekçesi verilmesi İkinci cevap dilekçesi verilmesi Tanıkların dinlenmesi ve delillerin incelenmesi Hâkimin değerlendirmesi ve karar vermesi Bu süreçte dilekçeler aşaması yaklaşık 4 ay sürmektedir.  Bununla birlikte tanık ve diğer delillerin getirilmesi de zaman alabilir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davası yıllarca sürebilir. Bu konuda avukat desteği, sürecin hızlanmasına ve hak kaybının önlenmesine yardımcı olur. 4. Boşanmada Velayet Kime ve Nasıl Verilir? Velayet, boşanma sonrasında çocukların hangi ebeveynin yanında kalacağını, çocukla kimin ilgileneceğini ve çocuğun bakımını genel olarak kimin üstleneceğini belirler. Bununla birlikte velayeti üzerine alan eşin diğer eşe karşı çocukla görüşmeyi sağlama gibi sorumlulukları vardır.  Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesine göre, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayet hakkını belirler. Velayet hususunda tarafların isteği tek başına yeterli değildir. Mahkeme kimi zaman çocuğun üstün yararını gözeterek talep olmasa dahi velayeti diğer tarafa verebilir.  Mahkemenin velayet kararında dikkate aldığı kriterler ise şunlardır: Çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığı Ebeveynin ekonomik ve sosyal durumu Çocuğun eğitimine ve gelişimine katkı sağlayabilme kapasitesi Çocuğun istekleri Sosyal inceleme raporu Genellikle küçük yaşlardaki çocukların annede kalmasına karar verilir. Ancak, annenin çocuğa bakamayacak durumda olması, annenin madde bağımlısı olması halinde velayet babaya verilebilir. Bununla birlikte yine Yargıtay uygulamasına göre gayrı ahlaki meslek sahibi kadının küçük çocuğunu yanına almasında, velayetin ona verilmesinde bir beis bulunmamaktadır. Nitekim küçük çocuğun anne sevgisine ve ilgisine ihtiyacı bulunmaktadır. 5. Çekişmeli ve Anlaşmalı Boşanma Arasındaki Farklar Anlaşmalı boşanma , eşlerin boşanma şartlarında uzlaşmasının mahkemeye başvurmasıyla veya çekişmeli boşanma davası açıldıktan sonra tarafların anlaşmasıyla gerçekleşir. Anlaşmalı boşanmanın şartları şunlardır: Tarafların en az 1 yıldır evli olması Bu husus önem arz etmektedir. Çekişmeli boşanma davası açmak için bir süre öngörülmemişken anlaşmalı boşanma için en az 1 yıl evlilik şartı bulunmaktadır. Nafaka, mal paylaşımı ve velayet gibi konularda anlaşmazlık bulunmaması Mahkemeye sunulacak protokolün eksiksiz düzenlenmiş olması Çekişmeli boşanma  ise tarafların boşanma şartlarında anlaşamaması durumunda ortaya çıkar ve yukarıda açıklandığı üzere daha uzun süren bir mahkeme süreci gerektirir. 6. Eşlerden Biri Boşanmak İstemezse Ne Olur? Eşlerden biri boşanmak istemezse, diğer tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kanıtlaması gerekir. Bu durum genelde diğer tarafı yormak amacıyla kötüye kullanılabilen bir husustur. Ancak kendinizi iyi temsil ettiğinizde karşı tarafın kusurlu olduğunu Yargıtay kararları ile kanıtladığınızda bu problem de aşılmaz değildir. Türk Medeni Kanunu’na göre, en az 3 yıl fiili ayrılık  durumunda boşanma davası açan tarafın talebi mahkeme tarafından kabul edilir. Uzun süren evliliklerde ise hâkim, tarafları uzlaştırmaya çalışabilir, ancak buna ısrar edemez, birliktelik imkânsız hale gelmişse boşanmaya karar verilir. 7. Sadakatsizlik (Aldatma) Tazminat Sebebi Midir? Aldatma yani zina, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca özel bir boşanma sebebidir ve kusurlu tarafın tazminat ödemesine yol açabilir. Bununla birlikte TMK m. 161 gereği affeden tarafın dava hakkı bulunmamaktadır.  Mahkeme, aldatan tarafın manevi tazminat ödemesine hükmedebilir. Tazminat miktarı, aldatılan tarafın yaşadığı manevi zararın büyüklüğüne, duyduğu elem ve kedere, göre belirlenir. 8. Boşanma Davası Sırasında Eşlerden Biri Evi Terk Ederse Ne Olur? Eşlerden birinin boşanma davası sürecinde evi terk etmesi, mahkeme tarafından kusurua ilişkin değerlendirmede dikkate alınır ancak terk sebebiyle boşanma gerekçesi olarak değerlendirilmez. Terk nedeniyle boşanma davası ayrı bir dava türüdür. Bu davada ihtar, sürelerin dolması gibi özel şartlar gerekmektedir.   9. Boşanma Davası Açmadan Önce Nelere Dikkat Edilmelidir? Boşanma sürecine başlamadan önce şu hususlara dikkat edilmelidir: Mali durum analizi yapılmalı Delil değerlendirmesi yapılmalı Çocukların velayeti konusunda ön hazırlık yapılmalı Karşı tarafın anlaşma ihtimali değerlendirilmeli Delil durumunu, velayeti ve nafakayı değerlendirmesi adına bir avukattan danışmanlık alınmalı 10. Boşanmadan Sonra Soyadı Değişikliği Nasıl Yapılır? Boşanma sonrasında kadın, evlilik soyadını değiştirmek için nüfus müdürlüğüne başvurması gerekmez. Boşanma sonrası kadın eş boşanmadan önceki soyadını alır. Kadın ikinci evliliğini yapmış ve boşanmadan önceki soyadı ilk eşinin soyadı ise bunu yahut kızlık soyadını alabilir. Mahkeme kararı ile kadın, evlilik soyadını  kullanmaya devam etmek isterse, evlilik soyadı ile iş çevresinde tanındığı gibi gerekçelerle, bunu gerekçelendirmek zorundadır. 11. Boşanma Davasında Avukatın Önemi Boşanma süreci, hukuki bilgi gerektiren karmaşık bir süreçtir. Genelde hukuki yetkinlik sahibi olmayan insanların boşanma davalarında yaşadıkları en büyük problem kusur durumunun ispatı, süreler, zamanaşımı ve dava takibidir. Örnek vermek gerekirse boşanma davalarını kendi yürüten insanların yarısından fazlası ‘’karşı dava’’ dilekçesinin hangi sürede nasıl mahkemeye verileceğini bilemeyebilir. Bu nedenle alanında uzman bir avukattan destek almak, boşanma süreci öncesinde karşı tarafın yapabilecekleri, kaçınabileceği hususları bir avukat ile değerlendirmekte fayda bulunmaktadır. Sonuç Boşanma süreci, hukuki, ekonomik ve psikolojik açıdan taraflar için son derece hassas ve yorucu bir süreçtir. Boşanma davası açma aşamasından itibaren, sürecin her adımı titizlikle ilerletilmelidir. Anlaşmalı boşanma davalarında tarafların hızlı bir şekilde boşanabilmesi için protokolün eksiksiz hazırlanması gerekirken, çekişmeli boşanma  davalarında kusur oranı, nafaka, mal paylaşımı ve velayet gibi pek çok hukuki mesele mahkeme tarafından re’sen incelenmektedir. Çekişmeli boşanmalarda dava süreci uzun sürebilir. Boşanma davalarında kusur oranı , özellikle manevi tazminat, nafaka ve velayet kararlarını doğrudan etkileyen bir etkendir. Aldatma (zina), şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet, ilgisizlik, sorumsuzluk, sadakatsizlik ve evi terk etme gibi sebepler  boşanmada kusurlu tarafın belirlenmesinde önemli rol oynar. Boşanmada en hassas konulardan biri velayet  meselesidir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek ebeveynlerin maddi durumu, psikolojik yeterliliği ve çocuğa sunacağı imkanları, çocuğun isteğini ve sosyal inceleme raporunu (SİR)  dikkate alır. Boşanma süreci Türk Medeni Kanunu  çerçevesinde detaylı şekilde düzenlenmiştir, Ancak kanunun uygulanmasında hak kayıplarının önlenmesi için sürecin profesyonel bir avukat desteği ile yürütülmesi önemlidir. Boşanma davası sürecinde uzman bir boşanma avukatı , delillerin eksiksiz toplanması, dava dilekçesinin hukuka uygun hazırlanması, sürelerin takibi ve mahkeme sürecinin etkili yürütülmesi açısından önem taşır.

  • Panelciler ve Kişisel Verilerin Çalınması

    Son günlerde medyada  ‘’panel’’ isimli bir platformun varlığını duyduk. Hukuk camiası olarak sürecin eskiden beri farkındaydık. ‘’Discord’’ isimli plaftormda şantaj, tehdit, intihara yönlendirme gibi bir kısım suçlarla medyada yankı bulan, halka mal olmuş bir konu olan ‘’panelciler’’ hakkında hukuki bir bilgilendirme yapmak, ‘panelci’ denen bu şahısların işledikleri suçlar hakkında bilgi vermek, korunma yöntemlerinden bahsetmek ve bu şahısların eylemlerine maruz kalırsanız yapabilecekleriniz hakkında önerileri derledik, keyifli okumalar… Kişisel Verilerin Çalınması ve Panelciler: Hukuki Süreçler ve Korunma Yolları Giriş Günümüzde kişisel verilerin çalınması ve yasa dışı platformlarda paylaşılması gündemdedir. Özellikle 'panel' adı verilen, kimi zaman Telegram’da kimi zaman da kendi Excel dosyalarında olan sistemler aracılığıyla kişisel bilgilerin satıldığına, kullanıldığına dair iddialar, bireylerin ve şirketlerin güvenliğini şüpheye düşürmüştür. Bu makalede, kişisel veri hırsızlığına karşı alınabilecek önlemler, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında suç teşkil eden fiiller ve başvuru yolları ele alınacaktır. Kişisel Verilerin Çalınması ve Panelciler Panelciler, yasa dışı yollarla elde ettikleri kişisel verileri çeşitli platformlarda satışa sunan bu veriler üzerinden şantaj, dolandırıcılık, hakaret ve tehdit suçlarını işleyen ayrıca ısrarlı takip suçunu ve kişilerin huzur ve sükunu bozma suçunu işleyen  kişiler veya gruplardır. Kimlik bilgileri, banka hesap bilgileri, sosyal medya hesapları gibi birçok hassas veri bu sistemler aracılığıyla kötü niyetli kişilere satılabilmektedir. Bu kişiler hem verileri pazarlamakta hem de kendi suçlarına alet etmektedirler. Bu şahısların Türk Ceza Kanunu Kapsamında İşledikleri Suçlar ve Cezaları ‘’Panelciler’’ tarafından işlenen suçlara karşı Türk Ceza Kanununda birden çok tipi bulunmaktadır ve bunlar için çokça ceza öngörülmüştür.: Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirilmesi ve Yayılması (TCK 136-138) Başkasına ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak suçtur. Türk Ceza Kanununda yaptırıma bağlanmıştır. Cezası:  2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Bilişim Sistemine Girme (TCK 243) Bir bilişim sistemine hukuka aykırı şekilde giren veya orada kalmaya devam eden kişiler için Türk Ceza Kanunu yaptırım öngörmektedir. Cezası:  1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bilişim Sistemini Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme  Suçu (TCK 244) Bilgisayar, telefon sistemlerine zarar veren, verileri değiştiren veya yok eden kişiler suç işlemiş olur. Cezası:  6 aydan 6 yıla kadar hapis cezasıdır. Dolandırıcılık (TCK 158) Kişisel veriler kullanılarak yapılan dolandırıcılık suçtur. Nitekim zehirli ağacın meyvesi de zehirli olacaktır. Cezası:  3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Şantaj (TCK 107) Ele geçirilen kişisel veriler, adres, GSM numarası, TC kimlik numarası gibi veriler üzerinden bireylere şantaj yapılması suç teşkil eder. Cezası:  1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasıdır. Hukuka Aykırı Olarak Kredi Kartı veya Banka Bilgilerinin Kullanılması (TCK 245) Başkasına ait banka veya kredi kartı bilgilerinin hukuka aykırı kullanılması suçtur. Cezası:  3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. 7.      Kişilerin huzur ve sükünunu bozma suçu (TCK 123) o   Kişilerin sırf huzur ve sükunu bozmak maksadıyla sürekli ve ısrarla telefonla arama yapılması ve aynı maksatla hukuka aykırı başka eylemlerin yapılması suçtur. o   Cezası:  3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. 8.      Tehdit suçu (TCK 106) o   Mağdurun haksız yere başına kötü bir şey geleceğinden bahisle tehdit edilmesi, bir kısım kötülüklerin başına geleceği mesajının verilmesi olarak fiili hayatta görünüm kazanmaktadır. o   Cezası : 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak nitelikli hallede bu ceza 2 yıldan 5 yıla kadar çıkabilmektedir. 9.      Israrlı takip suçu (TCK 123/A) o   Kişiyi ısrarlı bir şekilde fiilen takip etmek veya bilişim araçlarıyla veya ileitişim araçlarıyla (sosyal media vb) mağdurla sürekli olarak iletişim kurmaya çalışmak ve bu suretle mağdurun kendisinin yahut yakınlarından birinin sağlığından, hayatından endişe duyulmasına sebebiyet verilmesi suçtur. o   Cezası:  Nitelikli hallerde 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir. 10. Hakaret suçu (TCK 125) o   Kişinin şeref ve onuruna yahut saygınlığına karşı somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi (halk arasında sövmek) suçtur. o   Cezası :  3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Kişisel Veri Hırsızlığından Korunma Yöntemleri Güçlü Parolalar Kullanın:  Zayıf şifreler saldırganlar tarafından kolayca kırılabilir. Sosyal medyada iletişime geçtiğiniz insanlarla yüz yüze görüşmeden kendinizle ilgili çok fazla bilgi vermeyin. Hukuki uygulamada en çok problemin bu maddeden çıktığı görülmektedir. Genel olarak insanlar sosyal medyada tanıştıkları insanlara tam adlarını söylemekte, telefon numarasını vermekte yahut banka hesabına para göndermektedir. Hal böyle olunca sizinle ilgili bir iki tane veriyi toplayıp bunlar üzerinden araştırma yapan şahıslar sizin tüm bilgilerinize ulaşabilmektedir. Dikkat etmekte fayda var. İki Aşamalı Kimlik Doğrulama (2FA) Kullanın:  Hesap güvenliğinizi artırın. Şüpheli Linklere ve Eklere Dikkat Edin:  Kimlik avı saldırılarından kaçının, bilmediğiniz göndericilerden gelen mailleri açmayın Antivirüs ve Güvenlik Yazılımlarını Güncel Tutun:  Zararlı yazılımlara karşı koruma sağlayın. Bilgisayarınızı ve telefonunuzu sürekli koruma altında tutun Kamuya Açık Wi-Fi Ağlarından Kaçının:  Şifrelenmemiş ağlar veri hırsızları için büyük bir fırsattır. Toplu yerlerde Wi-Fi ağlarını kullanmamaya özen gösterin. TGoplu Wi-Fi ortamı korona virüs riski olan belediye otobüsü gibidir. Peki bu konuda avukatlar ne yapabilir? Bilişim hukuku alanında çalışan avukatlar, kişisel veri hırsızlığı mağdurlarının haklarını savunmada kritik bir rol oynar. ‘’Panelciler’’ tarafından verileri çalınan bireyler ve şirketler, yasal süreçleri doğru yönetmek için bilişim hukuku konusunda uzmanlaşmış avukatlardan destek almalıdır. Bilişim hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukatın görevleri şunlardır: Kişisel Veri İhlallerinde Hukuki Süreçleri Yönetmek: Müvekkillerinin çalınan veya sızdırılan verileriyle ilgili yasal yollara (savcılık) başvurmasını sağlar. Siber Suç Mağdurlarına Destek Olmak:  Bilişim suçlarına maruz kalan kişilere hukuki danışmanlık yapar Şirketler İçin Veri Koruma Politikaları Geliştirmek:  KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) ve GDPR gibi düzenlemelere uygun hareket etmeleri için rehberlik eder. Ceza Davalarında Temsil Etmek:  Bilişim suçları nedeniyle mağdur olan müvekkilleri adına şikayet sürecini yürütür ve mahkemelerde savunma yapar. Dijital Kanıt Toplamak ve Delillendirme Sürecini Yönetmek:  ‘’Panelcilik’’, dolandırıcılık ve diğer bilişim suçlarında delil niteliğindeki verilerin toplanmasında hukuku bir uzmanın etkisi büyüktür. Sonuç Kişisel veri hırsızlığı ve ‘’panelcilerin’’ yasa dışı faaliyetleri, bireylerin ve şirketlerin güvenliği açısından büyük bir tehdittir. Ancak, güçlü güvenlik önlemleri alarak ve hukuki destek alarak bu tehditlerden korunmak mümkündür. Korunamamış iseniz alanında uzman bir avukatla süreci yürütebilirsiniz. Bilişim hukuku avukatları, bu tür suçlarla mücadelede önemli bir destek sağlamaktadır. Kişisel verilerinizin çalındığını düşünüyorsanız vakit kaybetmeden yasal adımları atmanız önemlidir. Bu bilgi notu tavsiye niteliğindedir. Genel kapsamı belirleyen bu bilgi notu hukuki doktrin sayılmamaktadır. Daha fazla bilgi için avukatınızla görüşünüz.

  • Sosyal Medya Dolandırıcılığı ve Hukuki Haklarınız

    Giriş Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medya dolandırıcılığı, banka hesaplarının suçlular tarafından kullanılması, link tıklama ile telefon hacklenmesi ve sosyal medya şantajı gibi suçlar artış göstermiştir. Ankara'da avukat olarak, bu tür suçlara maruz kalan kişilere hukuki destek sağladığımızdan konu hakkında sürekli güncel bilgi sahibiyiz. Dolandırıcılar, çeşitli yöntemlerle bireyleri mağdur etmekte ve onların hem maddi hem de manevi zarar görmesine sebep olmaktadır. Özellikle Instagram, Facebook, Twitter (X) ve TikTok gibi platformlarda yaygın olarak görülen bu suçlar, kullanıcıların farkında olmadan büyük maddi ve manevi zararlara uğramasına neden olabilir. Peki, bu tür dolandırıcılıklara maruz kalan kişiler hangi hukuki yollara başvurabilir? Haklarını nasıl koruyabilirler? İşte sosyal medya dolandırıcılığı türleri, mağdurların hakları ve hukuki çözüm yolları! 1. Sosyal Medya Dolandırıcılığı Nedir? Sosyal medya dolandırıcılığı, dolandırıcıların çeşitli yöntemlerle kullanıcıları kandırarak para, kimlik bilgileri veya banka hesaplarını ele geçirdiği bir suç türüdür. Bu yöntemler arasında sahte alışveriş siteleri, yatırım dolandırıcılığı, sahte hediye çekleri ve kimlik avı (phishing) saldırıları yer almaktadır. Kullanıcılar, dolandırıcılara inanarak kendi bilgilerini paylaştıklarında büyük mağduriyetler yaşayabilmektedir. Özellikle son dönemde deepfake teknolojileri kullanılarak yapılan sahte video ve fotoğraf dolandırıcılıkları, mağdurların güvenilir kişiler tarafından kandırıldığını düşünmesine yol açmaktadır. Belirtmek gerekir ki, sosyal medyadaki suçlular kimi zaman gerçek hayattakilerden daha tehlikeli olabiliyor. Hukuki Çözüm Yolları: Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunabilirsiniz. (TCK 157-158 Dolandırıcılık suçu) *Suç duyurusunda bulunurken sizinle paylaşılan IBAN numaralarının Kripto hesap numaralarının aktarılmasında fayda bulunmaktadır. İlgili sosyal medya platformuna dolandırıcılık bildiriminde bulunarak hesabın kapatılmasını talep edebilirsiniz. *Sizden sonra şahısların daha fazla suç işlememesi adına bu husus çok önemlidir. Ankara'da avukat desteğiyle hukuki süreçleri hızlandırabilirsiniz. *Bilişim araçlarıyla ilgili suçlarda genelde yetkili mahkeme bulunduğunuz yer mahkemesi ve savcılığıdır. 2. Tıkladığı Link Yüzünden Telefonu Hacklenen Kişiler Ne Yapmalı? Dolandırıcılar, kullanıcıları sahte e-posta, SMS veya sosyal medya mesajlarıyla kötü amaçlı bağlantılara yönlendirerek cihazlarınızı ele geçirebilir. Hacklenen bir telefondan kişisel bilgiler, banka hesapları ve özel fotoğraflar çalınabilir. Ayrıca, hacklenen cihazlar üzerinden dolandırıcının mağdurun yakın çevresiyle iletişime geçerek onlardan para talep etmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Hukuki Çözüm Yolları: Telefonunuzu hemen uçak moduna alarak internet bağlantısını kesin. Banka hesaplarınızı kontrol ederek şüpheli işlemleri bildirin. TCK 243 ve 244 kapsamında "Bilişim Sistemine Girme" ve "Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme" suçlarından suç duyurusunda bulunun. Ankara'da bilişim hukuku alanında uzman bir avukata danışarak süreci yönetin. 3. Sosyal Medya Üzerinden Şantaja Uğrayanlar Ne Yapmalı? Şantaj, dolandırıcıların mağdurların özel bilgilerini veya görüntülerini ele geçirerek para ya da başka taleplerde bulunmasıdır. Özellikle kişisel görüntülerin sızdırılması tehdidi, son yıllarda artan bir suçtur. Özellikle deepfake teknolojileri kullanılarak mağdurlara ait sahte içerik üretilmesi, şantaj suçlarını daha da karmaşık hale getirmektedir. Genel şantaj ifadelerine örnek verecek olursak; Fotoğrafını tüm ailene atacağım ! Adresini biliyorum, dediğimi yap ! Instagramındaki herkese bunları atacağım ! Tüm ailene rezil edeceğim seni ! ''O konuştuğun kız 18 yaşından küçüktü ben onun babası/annesiyim uzlaşma için bize şu kadar para ver. Yoksa hakkında istismardan suç duyurusunda bulunacağım'' Dediklerimi yapmazsan, şu kadar parayı göndermezsen senin adına Instagram/Facebook açıp tüm arkadaşlarını ekleyip onlara bu fotoğrafları atacağım Son günlerde gündeme gelen Panel isimli platformdan sizin kişisel verilerinizi alarak sizi korkutabilirler. Bu şahısların genelde sosyal becerisi gelişmediğinden sizin verilerinizi ele geçirmiş olmayı büyük bir avantaj zannederler. Yasadışı platformaları kullanarak kişilerin verilerini ele geçiren bu şahıslara yönelik sürekli olarak emniyet güçlerimiz tarafından operasyon yapılmaya başlanmıştır. Sizin başınıza böyle bir durum gelmesi durumunda hiçbir tehdite boyun eğmeden en yakın karakola hiç vakit kaybetmeden başvurunuz. Şantajdan korunma yolları: Sosyal medya üzerinden tanımadığınız hiçbir kişiye özel hayatınızı açmayın. Tanımadığınız insanlar ile yüz yüze tanışmadan önce çok fazla konuşmayın. Şüpheli gördüğünüz hesapların takip isteğini kabul etmeyin Yasadışı sitelere girmeyin Macera aramayın :) Hukuki Çözüm Yolları: Savcılığa "şantaj" (TCK 107) ve "kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı" (TCK 136) suçlarından şikayet dilekçesi verin. Savcılığa gidemiyorsanız en yakın polis karakoluna gidin ve şikayette bulunun Şantaj yapan kişiyle asla pazarlık yapmayın veya ödeme yapmayın. Sosyal medya platformuna başvurarak ilgili hesabın kapatılmasını talep edin. 4. Manevi Tazminat Hakları Sosyal medya dolandırıcılığı, hacklenme ve şantaj gibi suçlar sadece maddi değil, manevi zararlara da yol açabilir. Mağdurlar, kişilik haklarının ihlali ve yaşadıkları stres nedeniyle manevi tazminat talep edebilir. Manevi Tazminat Talep Edebileceğiniz Durumlar: Dolandırıcılık nedeniyle yaşadığınız psikolojik stres ve itibar kaybı. Şantaj sonucu yaşanan korku ve manevi zararlar. Özel hayatın gizliliğinin ihlali nedeniyle yaşanan mağduriyet. Ankara'da avukat desteğiyle manevi tazminat sürecinizi yönlendirin. Sonuç Sosyal medya dolandırıcılığı, banka hesaplarının suçlular tarafından kullanılması, telefon hacklenmesi ve sosyal medya üzerinden şantaj gibi suçlarla karşı karşıya kalan kişiler, vakit kaybetmeden hukuki yollara başvurmalıdır. Bu tür dolandırıcılıklardan korunmak için güvenlik önlemlerini almak, kişisel bilgileri paylaşmamak ve bilinmeyen linklere tıklamamak büyük önem taşır. Ancak mağduriyet yaşanması halinde, bir bilişim hukuku avukatına danışarak yasal haklarınızı kullanabilirsiniz. Bu makale,konusu bilişim suçları olması nedeniyle bilişim aracı olan OpenAI ChatGPT yardımıyla yazılmıştır. *

  • İdari İşlem Türleri

    Giriş İdare hukuku, kamu otoritelerinin vatandaşlarla olan ilişkisini düzenleyen ve kamu düzenini sağlayan bir hukuk dalıdır. Devletin kamu gücünü kullanarak gerçekleştirdiği idari işlemler, bireylerin yaşamını doğrudan etkileyen tek taraflı kararlar olup, hukuki statülerinde önemli değişiklikler yaratabilir. Bu makalede, idari işlem türleri , idari işlemin unsurları , idari işlemlere karşı başvuru yolları , iptal davası , tam yargı davası , idari işlem iptali ve idare hukuku konularını detaylıca ele alacağız. 1. İdari İşlem Nedir? İdari işlem , devletin kamu gücünü kullanarak bireyler veya toplum genelinde hukuki sonuç doğuran kararlar almasıdır. Bu kararlar, kamu hizmetlerinin etkin yürütülmesi amacıyla alınır ve genellikle idare mahkemeleri denetimine tabidir. Sık Sorulan Sorular: İdari işlem türleri nelerdir? Bir idari işlem hangi unsurları taşımalıdır? Haksız bir idari işleme karşı ne yapılabilir? İdarenin hukuki sorumluluğu nedir? İdari dava nasıl açılır? 2. İdari İşlem Türleri İdari işlemler , etkiledikleri kişi sayısına ve hukuki niteliklerine göre farklı türlere ayrılır. İdari işlem türleri şunlardır: 2.1. Bireysel (Tekil) İşlemler Belirli bir kişiyi ilgilendiren ve onun hukuki statüsünü doğrudan etkileyen idari işlemlerdir . Örnekler: Memurun atanması veya görevden alınması Esnafa iş yeri açma ruhsatı verilmesi Öğrenciye disiplin cezası verilmesi 2.2. Düzenleyici İşlemler Genel bir düzeni sağlamak için oluşturulan ve herkesi kapsayan idari işlemlerdir . Örnekler: Trafik kurallarını belirleyen yönetmelikler Vergi uygulamaları hakkında tebliğler Kamu sağlığıyla ilgili genelgeler 2.3. Şart İşlemler Belirli bir olayın gerçekleşmesine bağlı olarak kendiliğinden hukuki sonuç doğuran idari işlemlerdir . Örnekler: Memurun yaş haddinden emekli edilmesi Öğrencinin diploma almaya hak kazanması 2.4. Kurucu İşlemler Yeni bir hukuki durum yaratan idari işlemlerdir . Örnekler: Kamu görevlisinin atanması Yabancı bir kişinin Türk vatandaşlığına kabul edilmesi 2.5. Açıklayıcı İşlemler Mevcut bir hukuki durumu açıklayan ancak yeni bir durum yaratmayan idari işlemlerdir . Örnekler: Vergi borcunun belirlenmesi Tapu kaydı düzeltmeleri 3. İdari İşlemin Unsurları Bir idari işlemin hukuken geçerli olabilmesi için taşıması gereken unsurlar şunlardır: Yetki: İşlemi yapan makam, yasal yetkiye sahip olmalıdır. Şekil: İdari işlemler , belirli bir usul ve şekil kurallarına uygun olmalıdır. Konu: İşlemin konusu hukuka uygun olmalıdır. Sebep: İşlem, hukuki veya fiili bir sebebe dayanmalıdır. Amaç: Kamu yararı gözetilmelidir. 4. İdari İşlemlere Karşı Başvuru Yolları Hukuka aykırı bir idari işleme karşı vatandaşlar idari yargıya başvurabilir. 4.1. İptal Davası Hukuka aykırı bir idari işlemin iptali amacıyla açılan davadır. Örnek: Haksız yere görevden alınan bir memurun davası . 4.2. Tam Yargı Davası İdarenin hukuka aykırı işlemleri nedeniyle oluşan zararların tazmini amacıyla açılan davadır. Örnek: Haksız işten çıkarılan bir memurun tazminat talebi . Sonuç İdari işlemler , devletin vatandaşlar üzerindeki etkisini belirleyen önemli kararlar olup, hukuka uygun olmaları büyük önem taşır. Hukuka aykırı bir idari işleme maruz kalan bireyler, iptal davası ve tam yargı davası ile haklarını arayabilirler.

  • Miras Davalarında Avukatın Önemi ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Giriş Miras davaları, miras hukukunun en karmaşık alanlarından biridir ve genellikle mirasçılar arasında anlaşmazlıklara yol açar. Miras paylaşımı, vasiyetnamenin iptali, mirasçılık belgesi, saklı pay ihlali ve tapu iptali davaları gibi farklı hukuki konular, detaylı bir bilgi ve uzmanlık gerektirir. Miras avukatı , miras hukuku konusunda uzman olup, mirasçıların hak kaybı yaşamamasını sağlar. Bu yazıda, miras davalarında avukatın rolü, miras hukukunda dikkat edilmesi gereken hususlar ve miras davalarının hukuki süreci detaylı olarak ele alınmıştır. Miras Davalarında Avukatın Önemi 1. Miras Paylaşımı ve Mirasçı Haklarının Korunması Miras bırakanın vefatının ardından mirasçılar, yasal haklarının korunması için hukuki yardıma ihtiyaç duyar. Miras avukatı , mirasçılar arasında miras payının adil bir şekilde dağıtılmasını, mirasçılık belgesinin doğru düzenlenmesini ve mirasçılık hakkının korunmasını sağlar. 2. Vasiyetnamenin Geçerliliği ve İptali Miras bırakan, mal varlığını bir vasiyetname ile bırakmış olabilir. Ancak, vasiyetnamenin hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekir. Bir vasiyetnamenin iptali için aşağıdaki durumlar dikkate alınır: Vasiyetnamenin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı Vasiyetçinin akli dengesinin yerinde olup olmadığı Saklı paya sahip mirasçıların haklarının ihlal edilip edilmediği Bir miras hukuku avukatı , vasiyetnamenin geçerliliğini inceleyerek, hukuki ihtilafların önüne geçebilir ve gerekli durumlarda vasiyetnamenin iptali için dava açabilir. 3. Tapu İptali ve Tescil Davaları Tapu iptali ve tescil davası , mirasçılardan birinin haksız yere mirası üzerine kaydettirmesi durumunda açılır.** Bu davalar genellikle: Mirasta muvazaa (hileli işlemler) nedeniyle Bağışlama (hibe) yoluyla mirasçılardan birinin hak kaybına uğramış olması durumunda Miras paylaşımında usulsüzlük olduğunda Miras hukuku konusunda uzman bir avukat, tapu iptali ve tescil davalarında gerekli delilleri toplayarak mirasçıların haklarını korur. Miras Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler 1. Mirasçılık Belgesi Alınmalıdır Miras davalarının başlangıcında, mirasçılık belgesi alınmalıdır. Bu belge noter veya mahkeme aracılığıyla alınabilir. Miras hukukuna uygun şekilde mirasçılık belgesi düzenlenmezse, ilerleyen dönemde mirasçılık ihtilafları ortaya çıkabilir. 2. Saklı Paya Dikkat Edilmeli Miras hukukunda bazı mirasçıların saklı pay hakkı vardır. Saklı pay sahibi mirasçılar: Altsoy (oğullar, kızlar, torunlar) Eş Anne ve baba Eğer vasiyetname veya başka bir tasarrufla saklı pay ihlal edilmişse, mirasçılar tenkis davası açarak haklarını geri alabilir. Sonuç Miras davaları, miras paylaşımı, vasiyetnamenin iptali, mirasçılık belgesi alınması, tapu iptali ve saklı pay ihlaligibi konuları kapsayan detaylı bir hukuk alanıdır. Bir miras avukatıyla çalışmak, hak kaybını önlemek ve hukuki süreci hızlandırmak için kritik öneme sahiptir. ✉️ Hukuki danışmanlık almak için Koca Avukatlık Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz!

  • Bagaj Kaybı Durumunda Haklarınız ve Yapmanız Gerekenler

    Seyahat ederken en büyük kabuslardan biri, bagajınızın kaybolması, zarar görmesi veya gecikmeli olarak teslim edilmesidir. Hava yolu bagaj kaybı durumunda yolcuların haklarını bilmesi ve doğru adımları atması büyük önem taşır. Kayıp bagaj tazminatı süreci hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, yolcuların mağduriyet yaşamasını önleyebilir. Bu yazımızda, bagaj kayıplarında yapmanız gerekenleri, hava yolu bagaj tazminatı başvuru süreçlerini ve uluslararası bagaj kaybı tazminatı süreçlerini teknik detaylarıyla ele alıyoruz. Bagaj Kayıplarında Hukuki Dayanaklar Bagaj kayıpları ve hasarları, ulusal ve uluslararası hukuk kurallarına tabidir. Türkiye’de iç hat uçuşlarında Türk Sivil Havacılık Kanunu ve ilgili yönetmelikler uygulanırken, uluslararası uçuşlarda Montreal Konvansiyonu (1999) ve Varşova Konvansiyonu (1929) geçerlidir. Bu hukuki düzenlemeler çerçevesinde, hava yolu şirketleri yolcuların bagajlarını güvenli bir şekilde taşıma ve teslim etme yükümlülüğüne sahiptir. Kayıp bagaj, gecikmeli bagaj, hasarlı bagaj gibi durumlarla karşılaşıldığında yolcuların belirli süreler içinde haklarını talep etmesi gerekmektedir. Bagajınız Kaybolduğunda Ne Yapmalısınız? Hava yolu şirketinin kayıp eşya ofisine başvurun: Havalimanında ilgili hava yolu firmasının kayıp eşya ofisine giderek durumu bildirmeniz gerekir. Burada bir Kayıp Bagaj Raporu (PIR – Property Irregularity Report) düzenlenir. Bu rapor, hava yolu bagaj tazminatı talepleriniz için gereklidir. Yazılı başvuru yapın: Montreal Konvansiyonu’na göre bagajınız kaybolduğunda en geç 21 gün içinde hava yolu şirketine yazılı bir başvuru yapmanız gerekmektedir. Hasarlı bagaj için bu süre 7 gündür . Tazminat talep edin: Bagaj kaybı durumunda hava yolu şirketlerinden bagaj kaybı tazminatı talep edebilirsiniz. Montreal Konvansiyonu’na göre bagaj kayıplarında hava yolu şirketlerinin sorumluluğu yaklaşık 1.288 Özel Çekme Hakkı (SDR) ile sınırlıdır. Bu miktar yaklaşık olarak 1.600 – 1.800 Euro civarında bir karşılığa denk gelmektedir. ( Güncel kurlar üzerinden değişebilir. ) Kilogram başına tazminat hesaplaması: Varşova Konvansiyonu’na göre, hava yolu şirketleri kayıtlı bagajlar için kilogram başına belirlenen bir sınır dahilinde tazminat öderler. Bu tutar genellikle kilogram başına 22 SDR (yaklaşık 30 Euro) olarak belirlenmiştir. Eğer bagajınızın içinde yüksek değerde eşyalar varsa, check-in sırasında yüksek değerli bagaj beyanı yapmanız gerekebilir. Aksi takdirde tazminat miktarı bagaj ağırlığı ile sınırlı olabilir. Seyahat sigortanızı kontrol edin: Eğer seyahat sigortası yaptırdıysanız, sigorta şirketinizle iletişime geçerek kayıp bagaj tazminatı talebinde bulunabilirsiniz. Bazı kredi kartları da seyahat sigortası kapsamında hava yolu bagaj kaybı zararlarını karşılamaktadır. Bagaj Kaybı Durumunda Hukuki Süreç Havayolu şirketine yapılan başvurular: Hava yolu şirketine yapılan ilk başvurular sonucunda genellikle 30 gün içinde geri dönüş yapılması gerekir. Eğer talebiniz reddedilirse veya eksik ödeme yapılırsa, hukuki sürece geçebilirsiniz. Tüketici Hakem Heyeti veya mahkemeye başvuru: İç hat uçuşlarında bagaj kaybı, bagaj hasarı, gecikmeli bagaj gibi mağduriyetler yaşanması halinde Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemeleri aracılığıyla dava açabilirsiniz. Uluslararası uçuşlarda yetkili mahkemeler: Montreal Konvansiyonu gereği, hava yolu şirketinin merkezinin bulunduğu ülke, biletin satın alındığı ülke veya varış noktasındaki mahkemelerde dava açılabilir. Tazminat Talep Ederken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Belgelerinizi eksiksiz sunun: Kayıp bagaj raporu, uçak biletiniz, bagaj fişi ve bagajınızın içinde bulunan eşyaların faturalarını saklayarak başvurunuzu güçlendirebilirsiniz. Zamanında başvuru yapın: Hak kaybı yaşamamak için Montreal Konvansiyonu ve ulusal mevzuatta belirtilen süreler içinde başvurularınızı gerçekleştirin. Bagaj fişinizi saklayın: Check-in işlemi sırasında verilen bagaj fişi, bagajınızın hava yolu tarafından kabul edildiğini gösteren en önemli belgedir. Bu belge olmadan bagaj tazminatı süreciniz zorlaşabilir. Hukuki destek alın: Hava yolu şirketi tazminat taleplerinizi karşılamazsa veya eksik ödeme yaparsa, hukuki yollarla hakkınızı arayabilirsiniz. Sonuç ve Hukuki Destek Bagaj kayıpları seyahat edenler için oldukça can sıkıcı bir durum olsa da, haklarınızı bilerek doğru adımları attığınızda hava yolu tazminatı almanız mümkündür. Eğer hava yolu şirketi ile yaşadığınız sorunu çözemiyorsanız, uzman bir havacılık hukuku avukatı ile görüşerek kayıp bagaj davası açabilirsiniz. Hukuki süreçler hakkında daha fazla bilgi almak ve danışmanlık hizmetlerimizden faydalanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

  • Kat Mülkiyeti Kanunu ve Apartman İçi Değişiklikler

    Kat Mülkiyeti Kanununa Göre Apartman İçerisinde Yapılabilecek Değişikliklerde Oy Oranları Giriş: Kat Mülkiyeti Kanunu ve Apartman İçi Değişiklikler Apartmanda yaşam, bireysel haklar ile ortak alanların kullanımına dair birçok kuralları bir arada barındıran bir deneyimdir. Kat mülkiyeti kanunu, kat maliklerinin hem kendi dairelerinde hem de ortak alanlarda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen en önemli düzenlemedir. Bu kanun, apartman sakinlerinin hem bireysel haklarını korumak hem de birlikte yaşamanın getirdiği ortak sorumlulukları dengelemek için önemli bir çerçeve sunar. Bu yazıda, kat mülkiyeti kanununa göre apartman içerisinde yapılabilecek değişiklikler ve bu değişiklikler için gerekli olan oy oranları hakkında merak edilenleri derledik. Apartmanda bir değişiklik yapmayı düşünüyorsanız, önceden bilmeniz gereken birkaç kritik kuralı keşfedeceksiniz. I. Kat Mülkiyeti Kanununun Temel Yapısı Kat mülkiyeti, çok katlı binalarda her kat sahibine kendi dairesinde tam mülkiyet hakkı verirken, ortak alanların da hep birlikte yönetilmesini sağlar. Yani, her kat maliki bağımsız bölümünde serbestçe hareket edebilirken, ortak alanlarda (merdivenler, asansör, çatı gibi) herkesin hakkı ve sorumluluğu vardır. Bu dengeyi kuran temel yasal metin ise kat mülkiyeti kanunudur. 1.1 Kat Mülkiyeti Kanunu ve Yönetim Planı Kat mülkiyeti kanunu yalnızca kat maliklerinin haklarını değil, aynı zamanda bu hakların hangi sınırlar içinde kullanılacağını da belirler. Bina içerisinde her şeyin düzgün işleyebilmesi ve herkesin haklarına saygı gösterilmesi için bir yönetim planı oluşturulur. Yönetim planı, apartmandaki kuralların yazılı hâle getirilmesi ve herkesin bu kurallara uyması adına önemli bir belgedir. 1.2 Ortak Alanlar ve Bağımsız Bölümler Apartmanlarda, her katın bağımsız bölümü, sahibinin kişisel mülkiyet hakkına sahiptir. Ancak, merdivenler, asansörler, çatı gibi ortak kullanım alanları herkesin kullanımına açıktır. Bu nedenle, bir kat malikinin bağımsız bölümünde yapacağı herhangi bir değişiklik, yalnızca kendisini ilgilendirirken, ortak alanlarda yapılacak bir değişiklik, diğer kat maliklerini de doğrudan etkiler. II. Kat Mülkiyeti Kanununa Göre Yapılabilecek Değişiklikler Kat mülkiyeti kanunu, apartmanlarda yapılacak değişikliklerin denetimini oldukça sıkı bir şekilde düzenler. Buradaki amaç, hem bireysel hem de toplumsal hakların korunmasını sağlamak, binanın bütünlüğünü tehdit edebilecek müdahaleleri engellemektir. Peki, apartman içinde hangi tür değişiklikler yapılabilir? 2.1 Bağımsız Bölümlerde Yapılabilecek Değişiklikler Bağımsız bölümlerde yapılacak değişiklikler, genellikle kat maliklerinin özgür iradesiyle yapılan işlemler olarak kabul edilir. Örneğin, dairenizde yeni bir duvar eklemek veya eskiyen tesisatları yenilemek gibi işlemler için çoğu zaman yönetim kurulu onayı gerekmez. Ancak, yapacağınız bu değişikliklerin apartmandaki diğer kat maliklerini olumsuz şekilde etkilememesi ve binanın yapısal bütünlüğüne zarar vermemesi gerekir. 2.2 Ortak Alanlarda Yapılabilecek Değişiklikler Ortak alanlarda yapılacak herhangi bir değişiklik, tüm kat maliklerinin ortak kararına ihtiyaç duyar. Ortak alanlar, herkesin kullanımına açık olduğundan, bu tür değişikliklerin bütün apartmanı etkileme potansiyeli vardır. Dolayısıyla, ortak alanlarda yapılacak değişiklikler için genellikle tüm kat maliklerinin onayı gereklidir. Eğer bu değişiklik, yapının güvenliğini veya görünümünü bozabilecek boyuttaysa, oybirliği ile karar alınması istenebilir. III. Oy Oranları ve Değişiklik Onayı Kat mülkiyeti kanunu, apartmanda yapılacak değişiklikler için belirli oy oranları öngörür. Bu oranlar, değişikliğin türüne ve kapsamına bağlı olarak değişir. Basit bir tadilat ile büyük bir yapısal değişiklik arasında önemli farklar vardır. 3.1 Kat Malikleri Kurulu ve Oy Oranları Kat malikleri kurulu, apartmanda yapılan oylamaların yapıldığı organdır. Her kat malikinin bir oy hakkı vardır, ancak bazı değişikliklerde, oy kullanma oranı farklılık gösterebilir. Örneğin, bazı küçük değişikliklerde sadece basit çoğunluk yeterli olabilirken, yapısal değişikliklerde tüm kat maliklerinin onayı gerekebilir. 3.2 Çoğunluk ve Oy Birliği Arasındaki Farklar Kat mülkiyeti kanununa göre, büyük değişiklikler için genellikle oybirliği ile karar alınması beklenir. Ancak, bu her durumda geçerli olmayabilir. Örneğin, küçük çaplı değişiklikler veya daha az etkili tadilatlar için, kat malikleri kurulu çoğunluk kararını kabul edebilir. Örneğin, kat maliklerinin %75’i veya %51’i gibi oranlarla karar almak mümkün olabilir. IV. Kat Mülkiyeti Kanunununa Göre Yapılabilecek En Yaygın Değişiklikler 4.1 Yapısal Değişiklikler Yapısal değişiklikler, apartmanda en çok tartışma konusu olan değişikliklerdir. Bu tür değişiklikler, apartmanın güvenliğini veya kullanımını etkileyebilecek büyüklükte olabileceğinden, tüm kat maliklerinin onayını gerektirir. Duvarların yıkılması, dairelerde büyük tadilatlar yapılması veya ortak alanlarda önemli bir değişiklik yapılması gibi durumlarda, oybirliği ile karar alınması gereklidir. 4.2 Tadilat ve Yenileme Çalışmaları Daha küçük çaplı tadilatlar, örneğin dairenizin iç mekanını yenilemek, su tesisatını değiştirmek veya eskiyen elektrik sistemini yenilemek gibi işlemler, genellikle yönetim kurulu onayı ile yapılabilir. Ancak bu tür değişiklikler, yine de apartman sakinlerinin büyük kısmını rahatsız etmeyecek şekilde yapılmalıdır. V. Sonuç: Değişiklik Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli? Kat mülkiyeti kanunu, apartmanlarda yapılacak değişiklikler için oldukça dikkatli bir yaklaşım gerektirir. Bu değişikliklerin yapılması öncesinde, kat malikleri arasında iyi bir iletişim kurulmalı ve kararlar, tüm apartman sakinlerinin haklarına saygı gösterilerek alınmalıdır. Yapılacak değişikliklerin türüne göre, gereken oy oranları değişiklik gösterebilir. Bazı değişiklikler sadece kat maliklerinin onayı ile yapılabilirken, bazı büyük değişiklikler için tüm kat maliklerinin onayı gerekebilir. Bu yüzden, değişiklik yapmadan önce, yönetim planını dikkatlice incelemeli ve kat malikleri kurulunun kararlarını doğru bir şekilde takip etmelisiniz.

KOCA

Avukatlık Bürosu

©2021, KOCA Avukatlık Bürosu

bottom of page